“Ankara’nın göbeğinde iki canlı bombanın elini kolunu sallayarak patlattığı bombalarla onlarca kardeşimiz yaşamını yitirdi. Katledilenlerin hepsi barış istiyorlardı. Bu kardeşlerimiz birer barış şehidi oldular. Eğer bu miting yapılabilseydi, Türkiye’deki farklılıkların birlikte yaşama iradesi ortaya çıkacaktı.
  Adalet ve Kalkınma Partisinin teklik tezine karşı çoğulculuk dile gelecekti. Böylece Adalet ve Kalkınma Partisinin ülkeyi soktuğu bu çatışmalı süreç de anlamsızlaşacaktı. Anlaşılıyor ki birileri nasıl ki Rojava’da halkların birlikte bir yönetim kurmalarına saldırıyorsa, aynı şekilde Türkiye’de bir halk demokrasinin kurulması saldırıya uğruyor. Ama Türkiye halkları inadına barış diyerek ortak bir vatan ve yönetim oluşturmayı başaracaklardır. Buradan yaşamını yitiren kardeşlerimize Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum. Halklarımızın başı sağ olsun.

Adalet ve Kalkınma Partisi’nin 7 Haziran seçimlerinde halkın verdiği kararı tanımaması ve halkın iradesine saygı duymamasıyla birlikte ülke olarak zor bir sürece girdik. Sadece seçim süreci değil; aynı zamanda ülkede savaş sürecine girdiğimiz gibi bölgede de bir belirsizliğin içine saplandık. Türkiye halklarının kaderinin geçici bir Hükümet tarafından belirlendiğini görüyoruz. İktidar hırsı uğruna kritik kararları kafalarına göre almaktan geri durmuyorlar. Bunun sonucu olarak da bugün bir kaos yaşanıyor. İnsanların temsili demokratik sisteme güveni azalıyor. Dolayısıyla sandık önemini kaybediyor. Ölüm ve acılarla halkı sınayan Adalet ve Kalkınma Partisinin halkta bir bıkkınlık yaratmak için çabalıyor. Bununla herkesi kendine mahkûm kılmayı amaçlıyor. Bu yüzden de halkımızın inadına demokratik değerlere sahip çıkması gerekiyor.

Adalet ve Kalkınma Partisininyarattığı bu kaos canavarından dolayı seçim çalışması yürütemiyoruz. Mesela bir seçim bürosu bile açalım dedik. Ama çatışmalar ve bombalamalardan dolayı her gün cenaze kaldırıyoruz, taziyelere gidiyoruz.  Eruh’ta ve Pervari’de gözaltına alınan yöneticilerimiz için adliye kapılarında nöbet tutmaya başladık. 19 tane belediye eş başkanımız anti-demokratik olarak görevden uzaklaştırıldı. En son Ankara katliamıyla 102 insanımızı kaybettik. Katledilenlerin içinde 18 Siirtli kardeşimiz vardı. Bunlardan bazılarını Siirt’te defnettik. Anladık ki birileri bize seçim çalışması yaptırmak istemiyor. Dolayısıyla parasını verip tuttuğumuz seçim bürosunun açılışını yapmadan iptal ettik. Buna karşın ise Adalet ve Kalkınma Partisi hiçbir şey olmamış gibi davranıyor. Bürolarını açıyorlar, mitingler yapıyorlar, gülüyorlar, eğleniyorlar. Neden Adalet ve Kalkınma Partisi de ortak acıda yer almıyor? Bunun sorgulanması lazım.

Her şeye rağmen Ankara katliamında yaşamını yitiren kardeşlerimizin vasiyetini yerine getirmek için çok çalışacağız. Onların bize vasiyeti barıştı. Bugün halkımızın içindeyiz. Esnafımızın sıkıntılarıyla, halkımızın derdiyle hemhal oluyoruz. Dolayısıyla biz de halkımızın içinde biraz da olsa mutlu oluyoruz. Tabii halkımız, artık her şeyin farkında olduğunu söylüyor. Çünkü dünya küçüldü, insanlarımız her şeyden haberdar. Dolayısıyla 1 Kasım seçimleri, bir vicdan seçimi olacaktır. Biz halkımızın vicdanına güveniyoruz, İradesine saygılıyız. Umuyoruz ki Adalet ve Kalkınma Partisi de artık halkın iradesine saygılı olmayı öğrenir. Çünkü HDP 1 Kasım seçimlerinde büyük bir başarı elde edecektir. Adalet ve Kalkınma Partisi şimdiden bu duruma kendini alıştırmaya başlasın. Bunun için Adalet ve Kalkınma Parti’lilere şimdiden hazmı kolaylaştırıcı özelliği olan Pervari balı gönderebiliriz.”

Esnaf ziyareti sırasında iş önlüğü giyip döner tablasının başına geçen Yıldırım’ın esprileri gülüşmelere neden olurken bir esnafın da HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’ın üzerine dokunduğu halıyı Yıldırım’a hediye etmesi renkli görüntüler oluşturdu.