Bu haber kez okundu.

Sosyolog Celile Ası Güneş'ten Kadınların Ev İçinde Görünmeyen Emeği
banner229

ÖZET; Ev işleri, kadının biyolojik yatkınlığı sebebiyle kadın üzerinden tanımlanmakta ve tüm toplumsal mekanizmalar tarafından kadınlara ait bir görev, yapılması zorunlu olan hizmet olarak görülmektedir. Kadınlar günlük yaşamlarının önemli bir bölümünü, temizlik ve yemek yapmaya ve hasta-yaşlı-çocuk bakımı gibi işlere harcamaktadır.

Kadınlar, evi kapsayan tüm işleri gün içerisinde belli bir düzen içerisinde her gün tekrarlamaktadır. Ev işlerini herhangi bir ücret talep etmeden yapan veya yapmak zorunda bırakılan kadınların, harcadıkları emeği nasıl değerlendirdikleri ve en önemli zamanlarını ayırdıkları işleri nasıl algıladıkları önemlidir. Bu periyot içerisinde, kadınların kendilerini nasıl tanımladıkları ve bir kadın olarak nasıl algıladıkları konumuzun sınırları içerisinde tartışılacaktır.

Araştırmada kadının ev içi emek (görünmeyen-karşılıksız) bağlamında gösterdiği çabayı ve bu çabanın kendisi tarafından nasıl algılandığını irdelemek amacıyla Siirt’te yaşayan herhangi bir ücretli işte çalışan veya çalışmayan 20 kadın ile derinlemesine mülakat tekniği ile görüşülmüştür. Görüşmelerden edinilen bulgular, kadınların ev içi çaba,  dışarı işlerinin getirmiş olduğu sorunlar ve kendilerini algılama biçimleri olmak üzere kategorileştirilerek analiz edilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Kadın,  Ev,  Emek, Ev İşi, Görünmezlik

GİRİŞ

Toplumsal rollerin, cinsiyetçi bir temelde sürekli yeniden üretilmesi ile kadının doğaya yakın, edilgen, tüketen ve özel alana ait kavramlarla tanımlanması, erkeğin ise kamusal alana ait olarak anlamlandırılması, sınırları keskin olan alanlar yaratmaktadır.”

Kadınların, hane halkı sorumlulukları yönündeki beklentileri, günümüzde birçok farklı bağlamda iş piyasasının her prestij seviyesindeki konumlarına ilişkin en etkili faktörler olmaya devam etmektedir. Bazı durumlarda, kadınlar işgücü piyasasına girdiklerinde, yeni bir alana taşınırlar, ancak kocaların ve babaların özellikle daha az eşitlikçi toplumlarda istikrarlı kalması ve kadınların mevcut yüküne ek olarak erkeklerin özel alana katılım eksikliği çalışma yaşamlarını etkilemektedir.

Diğer durumlarda, erkeklerin aile ile ilgili görevlerde destekleyici olmamaları ve dış destek eksikliği nedeniyle, nitelikleri yüksek prestijli kariyerlerle ilişkilendirilse bile kadınlar ilk etapta iş piyasasının bir parçası olamazdı denilebilir. Çünkü hane halkı ile ilgili verilen görevler, iş piyasasının bir parçası olmamak için en yüksek derecelendirilen neden iken, bu çifte yükün, iş fırsatlarının eksikliği ve daha önce veya daha sonra meydana gelen istatistiksel ayrımcılığın, kadınların işgücü piyasasından çıkmasına neden olduğu anlamına gelir.

Hanedeki evli kadınların rollerine bağlı geleneksel kavramlar olduğu için, anne olmak, çocuk bakımının esas olarak kadınların görevi olduğu düşüncesi ve iki yaşından küçük çocukları olan kadınların özellikle daha ağır bir yük altında olduğu için sorumlulukları ikiye katlamaktadır. Kadınların iş yaşamları çoğunlukla aile ile ilgili nedenlerden dolayı süreksizdir ve genellikle doğumdan sonra kadınlar mecburi kariyer molaları vermektedir.

Genel olarak cinsiyetleştirilmiş işbölümü tartışıldığında, sık sık kadınların ev kadını ve erkeklerin hala çeşitli bağlamlarda geçimini sağlayanlar olduğu ifade edilmektedir. Bu araştırma, işgücü piyasasındaki ayrılmanın kadın ve erkek cinsiyet kimliklerinde, ev işlerinde olduğu gibi özel alana yansımasını ortaya koymaktadır. Zaman alan, geleneksel kadın iç işlerinin, eşitsiz payı ile ilgili temel teoriler, kadınların istihdamı, çift yükü ve erkeklerin evdeki rollerine ilişkin tutum ve davranışları arasındaki ilişkiyi tartışmak için incelenmiştir.

Bu araştırma, kadınların ev içi emek durumunun ve ekonomik güçlerinin yanı sıra ücretli işlerde geçirdikleri sürenin ve eşit bir işgücü payı için pazarlık etmek zorunda oldukları kaynakların, özel alandaki yüklerini iyileştirme üzerinde beklenen etkiyi yaratıp yaratmadığını incelemektedir.

  1. CİNSİYET ROLLERİ

“Cinsiyet ideolojileri ve erkeklerin evlerine yaptıkları katkı konusunda hala sabit kalmaları sebebi, bu özel araştırmanın ana odağıdır.  Genel algı ev işi, çocuk bakımı bu iktidarla ilgili yaklaşımlara kadınların iç, iş bölümündeki payından daha duyarlı olmalarıdır. Diğer bir deyişle, kadınlar ücretli işte olduklarında ve nispeten daha yüksek ücretlere sahip olduklarında, çocuk bakımı sorumluluğu (en azından gün içinde) annelerden diğer aile üyelerine veya ücretli hizmete geçer, bu durum daha yüksek ücretli çalışanlar için daha olasıdır.”

“Savran (2013:22), kadınların ücretli işlerde çalışmasının ve bunun etkisiyle erkeklerin daha çok ev işi yaptıkları, dolayısıyla kadının payına daha az ev içi emek düştüğü yaklaşımını da bir efsane olarak nitelendirmektedir. Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi çalışmak, kadınları ev içi işlerden azat etmeye yetmemekle birlikte durum, ev kadınları için çok daha karmaşıktır.”

“Erkeklerin ev işlerine katılımının olmaması (dolaylı cinsiyet ideolojisi) cinsiyet rollerine (doğrudan cinsiyet ideolojisi) ilişkin zihniyetlerini yansıtmaktadır ve davranışlarında yansıtılan bu tutumlar, daha zorlu prestijli işlere ulaşmalarını engelleyen kadınlara olan yükü açıklamak için önemli belirleyicilerdir. Literatürde sunulan çiftlerin iş ve aile yaşamını dengelemek için kullandıkları stratejiler arasında çalışma saatlerinin ve zorlu çalışma durumlarının sınırlandırılması, bir eşin kariyerden ziyade (çoğunlukla kadınlar) bir işi üstlenme ve işi ile kariyer ticareti yapma seçenekleri bulunmaktadır.”

“Literatür ve bu araştırmanın sonuçları, tüm bu stratejilerin çoğunlukla kadınlar tarafından aile hayatında kendi kariyerini feda etmek şeklinde ele alınmasını desteklemektedir.”

Kadınların bu ücretsiz ev iş gücünün bu kadar önemli bir bölümünü neden üstlendiklerini, ağır olan bu yük ile ezilerek iş gücü piyasasının aktif üyeleri olmalarını engelleyen farklı yaklaşımlar vardır.

“Araştırmacılar, kadınların insan sermayesi teorisine atıfta bulunarak işgücü piyasası ve hane halkı sorumlulukları arasında zamanın nasıl tahsis edildiğine odaklanır. Erkeklerin, ev işleri ve çocuk bakımına nasıl dâhil oldukları konusunda farklılıklar vardır. Çünkü genellikle erkekler, ev onarımları yapmak gibi zamanlamayı kontrol edebildikleri görevleri yerine getirirken, kadınlar sürekli ev işlerini ve çocuklar için gözlemlenebildikleri için sürekli işleri yaparlar denilebilir.”

Araştırmalar, evli kadınların erkeklerden daha fazla hane halkı işçiliği yapmakla kalmadıklarını, yaptıkları hane halkı görevlerinin de cinsiyete göre farklılık gösterdiğini belirtmektedir. Uzmanlara göre erkeğin geleneksel bir cinsiyet ideolojisi varsa, eşler tam zamanlı çalıştığında, kadınların ev işlerini onunla tutarlı olarak kabul edeceğini belirtmektedir.

  1. CİNSİYET VE EV İÇİ EMEK

Genel olarak toplumsal alanda kadına dair kalıplaşmış yargı ve tutumlar hâkimdir. Kadınlık, içinde yaşadığımız toplum içerisinde yaş, eğitim, sınıf gibi değişkenlerin ötesinde öncelikle “ev” üzerinden tanımlanmaktadır.

“Evli ve birlikte yaşayanlar, ev içi emeğin önemli bir bileşenidir. Önemli olan unsur; ev işlerinin ve paylaşılan harcamaların nasıl bölündüğüdür. Bu düzenlemeler genellikle, güven gerektiren eşitlik, cinsiyet, sosyal kurallar ve beklentilerle ilgili konulara değinen dikkatli bir müzakere gerektirir. Bu nedenle, hane halkı işgücü ve paylaşılan giderlerin bölünmeleri, onlarca yıldır aile ekonomistleri, sosyologlar ve psikologlar için ilgi çekicidir.”

“Hane halkı eşitsizliği üzerine yapılan çok sayıda araştırma, ev işlerinde göreceli katkılara odaklanmaktadır. Bununla birlikte, bu düzenlemelerin, algılanan adilliğin, çoğu zaman bireylerin katkılarının orantılılığından daha önemli olduğu düşünülmektedir. Aslında, ev işi düzenlemelerinin, cinsel tatminin öngörülmesine yardımcı olduğu, yakın tarihli bir bulgu, kısmen ‘ev işlerinin bölünmesini cinsiyete bağlayan bir mekanizma olarak algılanan eşitliğin, artan rolüne’ atfedilmiştir.”

Bireysel ve ortak çıkarları içeren ortak finansman yönetimi de dikkatli bir müzakere gerektirir. Ev işleri gibi bu görüşmeler de ilişki kalitesini etkileyen adalet değerlendirmelerine yol açabilir. Ancak, finansal konular ve ilişki sonuçları arasında güçlü bir ilişkiye rağmen bu konu ev işlerinden daha az ilgi görmüştür.

“Mevcut çalışmalar, hane halkı işgücünün bölünmesi ve paylaşılan giderlerin bölünmesi ile ilgili araştırmaları, bireylerin öz kaynak değerlendirmelerinin ilişki kalitesi algılarıyla, nasıl ilişkili olduğunu anlamak için birleştirmektedir. Cinsiyet ideolojileri, aktörlerin hane halkı yönetiminde nesnel bir eşitsizliği nasıl yorumladıklarını etkileyebilir. Belki biraz sezgisel olarak, bu kültürel değişimin daha fazla ev işi yapan erkekler için daha fazla mutluluğa ve daha iyi iş-yaşam dengesine yol açtığına dair bazı kanıtlar vardır, ancak kocasından daha fazla ev işi yapan eşler için daha azdır.”

Bu cinsiyet farklılığı, kadınların, eşlerinin ev işini daha fazlasını yapsalar bile hala hane halkı işçiliğinin daha büyük yükünü omuzlarına taşıyor olmasından kaynaklanabilir. Ayrıca, kadınlar genellikle hane halkının bakımından kendilerini daha sorumlu hissederler. Bu nedenle, kadınlar kısmen evde hane halkını, yönetme ve izlemeyi kimin yaptığı, sorumluluğunun devam etmesi nedeniyle ev düzenlemelerinden, daha az memnun olabilirler.

“Eşitlik teorisi, bireylerin etkileşimlerinde ‘adalet’ değerlendirmesiyle motive olduklarını ortaya koymaktadır. Girdi ve getiri ile ilgili algılanan eşitlik veya eşitsizlik, ilişkiyi etkileyecektir. Daha spesifik olarak, bu çerçeve kişilerarası etkileşimlerinde herhangi bir eşitsizliği algılayan bireylerin, olumsuz sonuçlar yaşayacağını önermektedir. Bu sonuçlar, kendisi için algılanan eşitsizliğe ve bir şekilde partneri için algılanan eşitsizliğe dayanmaktadır.”

Belirli bir düzenlemenin adil olarak algılanabilmesi için bireylerin eşit katkıda bulunmasına gerek yoktur. Hane halkı düzenlemelerinde hakkaniyete ilişkin değerlendirmeler, iki eş zamanlı sürece bağlıdır. Bireyler eşlerinin girdilerine göre kendi katkılarını değerlendirir. Ayrıca düzenlemelerin makul, adil ve kendine haksız (ego haksızlık) veya eşine haksızlık (diğerine haksızlık) olup olmadığını değerlendirir. Örneğin, düzenlemeleri ego haksız olarak algılayanlar evliliklerini, düzenleme partnerine haksızlık etmekten daha sert bir şekilde eleştirecektir.

  • ARAŞTIRMA AMACI VE MODELİ

Kadın cinsiyet kimliğine yönelik araştırmalar, toplumsal cinsiyet, şiddet, kadının iş hayatına katılımı gibi sorunlar üzerine yapılırken, kadının görünmeyen ev içi emeği ne yazık ki göz ardı edilmektedir. Elbette bu göz ardının gerekçeleri, ataerkillik, ev işinin salt kadına ait olduğu geleneksel yaklaşımı vb. kalıplaşmış toplumsal değer yargılarıdır. Bu yüzden çalışma, gelir getiren herhangi bir işte çalışan ya da çalışmayan ev kadınlarının ev içi işleri üzerinden deneyimlerini, kendilerini tanımlamalarını amaç edinmiştir.

Bu çalışma, tüm sınırlılıkların ve engellerin farkında olarak, nitel araştırma yöntemlerinden biri olan yarı yapılandırılmış görüşme formu yöntemi ile incelenmiştir. Görüşmelerde sorulacak soruların hazırlanmasında toplumsal cinsiyet yaklaşımı ve fırsat eşitliği temel alınmıştır. Konunun hassasiyeti ve cinsiyet kimliği sebebiyle katılımcılar,  görüşme konusunda istekli olmayabilir.

Bu nedenle görüşmeler sırasında öncelikle kadınlara gerekli açıklamalar yapılarak, güvenleri kazanılarak, kadınların uygun olduğu zaman diliminde, çalışma daha sağlıklı ve güvenilir bir şekilde yürütülmüştür. Özel hayatın gizliliği ilkesi ve olabilecek her türlü risk nedeniyle görüşme yapılan katılımcıların kişisel bilgilerine yer verilmemiştir. Her bir katılımcı ile en az 25 dakika ile en fazla 40 dakika olmak üzere görüşmeler yapılmıştır.

2.2. ARAŞTIRMANIN YÖNTEMİ

Araştırmada kullanılan yarı yapılandırılmış görüşme formunun ilk bölümü; cinsiyet, yaş, medeni durum, eğitim, meslek, çocuk sayısı, herhangi ücretli bir işte çalışılıp, çalışılmadığına dair biyografik verilerden oluşmaktadır. İkinci bölüm ise, araştırmamıza dair olan katılımcıların ev işlerini yapma deneyimleri ve ev işlerinden sorumlu olarak kendilerini algılama biçimlerine dayanan sorulardan oluşmaktadır.

Sorular temel olarak şunlardır: 1) Kaç yıldır ev işi yapıyorsunuz?   2) Ev işi sizin için ne ifade ediyor? 3) Ev işi yapmayı seviyor musunuz? Yoksa zorunluluktan mı yapıyorsunuz? 4) Sizce ev işi basit bir iş mi? Çevrenizdeki algı bu konuda nasıl? Sizin düşünceniz nedir? 5) Sizce ev işi kadınlara özgü bir iş midir? Neden? 6) Aile bütçesinin planlanmasını paylaşıyor musunuz? Paylaşmıyorsanız neden? Gibi temel sorular olmak üzere görüşmeler yapılmıştır.

EVREN VE ÖRNEKLEM

Araştırmamızın örneklemini, Siirt ilinde bulunan herhangi bir ücretli işte çalışan veya herhangi bir işte çalışmayan 20 kadın oluşturmaktadır.

2.4. BULGULAR

Görüşmeler, daha kolay ve açıklayıcı analiz edilmesi için G1, G2,  şeklinde sınıflandırılmıştır.

Tablo 1

Yaş

N

%

Ortalama

22

1

5,0%

38,73

26

1

5,0%

27

1

5,0%

28

2

10,0%

30

1

5,0%

33

1

5,0%

35

2

10,0%

40

1

5,0%

41

2

10,0%

42

3

15,0%

43

1

5,0%

47

1

5,0%

50

1

5,0%

52

1

5,0%

65

1

5,0%

Toplam

20

100,0%

Yukarıdaki Tablo 1’de kadınların yaş değişkenine göre dağılımı verilmiştir. Buna göre katılımcıların ortalama yaşı 38,73 olarak gerçekleşmiştir.

Tablo 2

Eğitim Düzeyi

N

%

İlkokul

5

25,0%

Lise

3

15,0%

Okur-Yazar

6

30,0%

Ortaokul

2

10,0%

Ön lisans

4

20,0%

Toplam

20

100,0%

Yukarıdaki Tablo 2’de kadınların eğitim düzeyi değişkenine göre dağılımı verilmiştir. Buna göre kadınların;  %25’i İlkokul, %15’i Lise, %30’u Okur-Yazar, %10’u Ortaokul ve %20’si Ön Lisans olarak dağılmıştır.

Tablo 3

Medeni Durum

N

%

Bekar

4

20,0%

Evli

16

80,0%

Toplam

20

100,0%

Yukarıdaki Tablo3’de kadınların medeni durum değişkenine göre dağılımı verilmiştir. Buna göre kadınların; %20’si bekar iken, %80’i evli olarak dağılmıştır.

Tablo 4

Çocuk Sayısı

N

%

Yok

3

15,0%

10

1

5,0%

2

6

30,0%

3

3

15,0%

4

1

5,0%

5

2

10,0%

6

3

15,0%

8

1

5,0%

Toplam

20

100,0%

Yukarıdaki Tablo4’te kadınların çocuk sayısı değişkenine göre dağılımı verilmiştir. Buna göre kadınların; %15’inin çocuğu yok iken, diğerlerinin 2 ile 10 arasında çocuğa sahip olduğu görülmüştür.

Tablo 5

Bir İşte Çalışma

N

%

Evet  (Çocuk Bakıcısı)

1

5,0%

Evet  (Kendi İşi)

3

15,0%

Evet  (Temizlik İşçisi)

1

5,0%

Evet  (Ücretli Çalışan)

1

5,0%

Hayır

14

70,0%

Toplam

20

100,0%

Yukarıdaki Tablo5’te kadınların, bir işte çalışma değişkenine göre dağılımı verilmiştir. Buna göre kadınların; %5’i Evet (çocuk bakıcısı), %15’i Evet  (kendi işi), %5’i Evet  (temizlik işçisi), %5’i Evet (ücretli çalışan) ve %70’i Hayır olarak dağılmıştır.

Tablo 6

Ev işi sizin için ne ifade ediyor?

N

%

Alış-Veriş

1

2,6%

Boş Zaman

4

10,5%

Çocuk Bakımı

10

26,3%

Maddi Kazanç

1

2,6%

Sadece İş

2

5,3%

Sınırsız Mesai

4

10,5%

Temizlik İşleri

16

42,1%

Toplam

38

100,0%

Yukarıdaki Tablo6’da kadınların; “Ev işi sizin için ne ifade ediyor?” Sorusuna vermiş oldukları cevapların dağılımı verilmiştir. Buna göre cevapların; %2,6’sı alış-veriş, %10,5’i boş zaman, %26,3’ü çocuk bakımı, %2,6’sı maddi kazanç, %5,3’ü sadece iş, %10,5’i sınırsız mesai ve %42,1’i temizlik işleri olarak dağılmıştır.

Tablo 7

Ev işi yapmaya ne zaman başladınız?

N

%

Evlilikten Sonra

5

25,0%

Kendimi Bildim Bileli

15

75,0%

Toplam

20

100,0%

Yukarıdaki Tablo7’de kadınların; “Ev işi yapmaya ne zaman başladınız?” Sorusuna vermiş oldukları cevapların dağılımı verilmiştir. Buna göre cevapların; %25’i evlilikten sonra ve %75’i kendimi bildim bileli olarak dağılmıştır.

Tablo 8

Ev işi yapmayı seviyor musunuz?

N

%

Evet

11

55,0%

Hayır

8

40,0%

Yemek yapmayı seviyorum

1

5,0%

Toplam

20

100,0%

Yukarıdaki Tablo8’de kadınların; “Ev işi yapmayı seviyor musunuz?” Sorusuna vermiş oldukları cevapların dağılımı verilmiştir. Buna göre cevapların; %55’i Evet, %40’ı Hayır ve %5’i Yemek yapmayı seviyorum olarak dağılmıştır.

Tablo 9

Yoksa zorunluluktan mı yapıyorsunuz?

N

%

Evet

14

70,0%

Hayır

6

30,0%

Toplam

20

100,0%

Yukarıdaki Tablo9’da kadınların; “Yoksa zorunluluktan mı yapıyorsunuz?” Sorusuna vermiş oldukları cevapların dağılımı verilmiştir. Buna göre cevapların; %70’i Evet ve %30’u Hayır olarak dağılmıştır.

Tablo 10

Sizce ev işi basit bir iş mi?

N

%

Evet

4

20,0%

Hayır

16

80,0%

Toplam

20

100,0%

Yukarıdaki Tablo10’da kadınların; “Sizce ev işi basit bir iş mi?” Sorusuna vermiş oldukları cevapların dağılımı verilmiştir. Buna göre cevapların; %20’si Evet ve %80’i Hayır olarak dağılmıştır.

Tablo 11

Eşiniz, çocuklarınız, eşinizin ailesi ve kendi aile bireyleriniz ne düşünüyor?

N

%

Basit algısı

19

95,0%

Zor algısı

1

5,0%

Toplam

20

100,0%

Yukarıdaki Tablo11’de kadınların; “Eşiniz, çocuklarınız, eşinizin ailesi ve kendi aile bireyleriniz ne düşünüyor?”  Sorusuna vermiş oldukları cevapların dağılımı verilmiştir. Buna göre cevapların; %95’i Basit algısı ve %5’i Zor algısı olarak dağılmıştır.

Tablo 12

Sizce ev işi kadınlara özgü bir iş midir?

N

%

Hayır

20

100,0%

Toplam

20

100,0%

Yukarıdaki Tablo12’de kadınların; “Sizce ev işi kadınlara özgü bir iş midir?” Sorusuna vermiş oldukları cevapların dağılımı verilmiştir. Buna göre cevapların; 100’ü Hayır olarak dağılmıştır.

Tablo 13

Eşiniz, çocuklarınız, eşinizin ailesi ve kendi aile bireyleriniz ne düşünüyor?

N

%

Ortaklık uygulanıyor

12

60,0%

Ortaklık uygulanmıyor

8

40,0%

Toplam

20

100,0%

Yukarıdaki Tablo13’de kadınların; “Kendi aile bireyleriniz ne düşünüyor?”  Sorusuna vermiş oldukları cevapların dağılımı verilmiştir. Buna göre cevapların;  %60’ı ortaklık uygulanıyor ve %40’ı ortaklık uygulanmıyor olarak dağılmıştır.

Tablo 14

Yemek, temizlik, çamaşır, bulaşık, ütü

N

%

Evet

11

55,0%

Hayır

9

45,0%

Toplam

20

100,0%

Yukarıdaki Tablo14’de kadınların; Yemek, temizlik, çamaşır, bulaşık, ütü paylaşımı sorusuna vermiş oldukları cevapların dağılımı verilmiştir. Buna göre cevapların;  %55’i Evet ve %45’i Hayır olarak dağılmıştır.

Tablo 15

Çocuk Bakımı

N

%

Evet

11

55,0%

Hayır

9

45,0%

Toplam

20

100,0%

Yukarıdaki Tablo15’de kadınların; Çocuk bakımı paylaşımı sorusuna vermiş oldukları cevapların dağılımı verilmiştir. Buna göre cevapların;  %55’i Evet ve %45’i Hayır olarak dağılmıştır.

Tablo 16

Yaşlı ve Hasta Bakımı

N

%

Evet

10

50,0%

Hayır

10

50,0%

Toplam

20

100,0%

Yukarıdaki Tablo16’da kadınların; Yaşlı ve hasta bakımı paylaşımı sorusuna vermiş oldukları cevapların dağılımı verilmiştir. Buna göre cevapların;  %50’si Evet ve %50’si Hayır olarak dağılmıştır.

Tablo 17

Yiyecek Maddelerinin Alınması

N

%

Evet

13

65,0%

Hayır

7

35,0%

Toplam

20

100,0%

Yukarıdaki Tablo17’de kadınların; Yiyecek maddelerinin alınması paylaşımı sorusuna vermiş oldukları cevapların dağılımı verilmiştir. Buna göre cevapların;  %65’si Evet ve %35’i Hayır olarak dağılmıştır.

Tablo 18

Temizlik Maddelerinin Alınması

N

%

Evet

13

65,0%

Hayır

7

35,0%

Toplam

20

100,0%

Yukarıdaki Tablo18’de kadınların; Temizlik maddelerinin alınması paylaşımı sorusuna vermiş oldukları cevapların dağılımı verilmiştir. Buna göre cevapların;  %65’si Evet ile  %35’i Hayır olarak dağılmıştır.

Tablo 19

Dayanıklı Tüketim Mallarının (Beyaz eşya, mobilya vs.) Alınması

N

%

Evet

13

65,0%

Hayır

7

35,0%

Toplam

20

100,0%

Yukarıdaki Tablo19’da kadınların; Dayanıklı tüketim mallarının (beyaz eşya, mobilya vs.) alınması paylaşımı sorusuna vermiş oldukları cevapların dağılımı verilmiştir. Buna göre cevapların;  %65’si Evet ve %35’i Hayır olarak dağılmıştır.

Tablo 20

Giyim Eşyalarının Alınması

N

%

Evet

13

65,0%

Hayır

7

35,0%

Toplam

20

100,0%

Yukarıdaki Tablo20’de kadınların; Giyim eşyalarının alınması paylaşımı sorusuna vermiş oldukları cevapların dağılımı verilmiştir. Buna göre cevapların;  %65’si Evet ve %35’i Hayır olarak dağılmıştır.

Tablo 21

Aile bütçesinin planlanmasını paylaşıyor musunuz?

N

%

Kendim yapıyorum

1

5,0%

Ortak yapılmakta

11

55,0%

Paylaşım yok

8

40,0%

Toplam

20

100,0%

Yukarıdaki Tablo21’de kadınların; “Aile bütçesinin planlanmasını paylaşıyor musunuz?” Sorusuna vermiş oldukları cevapların dağılımı verilmiştir. Buna göre cevapların; %5’i kendim yapıyorum, %55’i ortak yapılmakta ve %40’ı paylaşım yok olarak dağılmıştır.

Tablo 22

Korona virüsü sonrası ev işi yükünüz nasıl bir değişime uğradı?

N

%

Çocuk bakımı zorlaştı

9

16,4%

İş yükü arttı

20

36,4%

Maddi zorluk

9

16,4%

Psikolojik tükenmişlik

16

29,1%

Zaman geçirememe

1

1,8%

Toplam

55

100,0%

Yukarıdaki Tablo22’de kadınların; “Korona virüsü sonrası ev işi yükünüz nasıl bir değişime uğradı?” Sorusuna vermiş oldukları cevapların dağılımı verilmiştir. Buna göre cevapların; %16,4’ü çocuk bakımı zorlaştı, %36,4’ü iş yükü arttı, %16,4’ü maddi zorluk, %29,1’i psikolojik tükenmişlik ve %1,8’i zaman geçirememe olarak dağılmıştır.

2.4.1. GÖRÜŞME ANALİZLERİ

Görüşmelerden elde edilen bulgular bağlamında; 22-65 yaş aralığında ki, % 80’i evli olan, %70’i ücretli bir işte çalışmayan 20 kadın ile görüşme yapılmıştır. Bu kadınlardan %75’i kendilerini bildikleri günden beri ev işi yaptıklarını, %80’i ev işlerinin zor olduğunu, %70’i ev işlerini zorunluluktan yaptıklarını ve %100’ü ev işlerinin kadına ait olmadığını aktarmıştır.”

G1: “Kendimi bildim bileli ev işi yapıyorum. Yemek yapmayı çok severim ama temizlik yapmayı sevmiyorum. Ev işi basit, kolay bir iş değildir. Çevre, basit olarak algılasa bile çok zordur. Özellikle çalışan kadınlar için daha zor ev işi yapmak. Ev işi kesinlikle kadına ait değildir. Aile bireylerimiz arasında hepimiz ortak çalışıyoruz ve ev işlerini ortak sorumluluk olarak görmekteyiz. Bu başlıkların hepsini tek başıma yapmaktayım. Anne ve baba sorumluluğu da ayrıca üzerimdedir. Dediğim gibi kendim çalışıp aileme baktığım için aile bütçesinin planlanmasını da tek başıma yapıyorum. Kovid-19 ile ev içinde rutin olarak yapılan işim devam ediyor. Fakat gündüz eve gelen yardımcının virüs sebebi ile gelmemesi dolayısıyla iş yüküm daha çok arttı. Psikolojik olarak tükenmiş durumdayım. Çünkü aktif çalışan biri olarak ev içinde enerjimi atamıyorum.”

G1 ile yapılan görüşme bağlamında, kadınlar iş yaşamına katılırken, ev işlerinden muaf olmamakta,  istekli ya da zorunlu olarak evi ihmal etmemektedir. Hane içinde iş yapan kadın, ücretli olarak başka bir işte çalışması, yükünü iki kata çıkarmaktadır. Çalışan kadınların ev işini, başka bir kadının ücretli yapması, kendisi dışında başka bir kadının ezilmesi anlamına gelmektedir. Erkeklerin dışarıda istihdam edilmesiyle, kamusal alanda, siyasette, ekonomide, söz sahibi olma imkânı taşırken, kadınlar ev içinde onların hizmetini gören yardımcı konumundadır.

G2: “Kendimi bildim bileli ev işi yapıyorum. Bekâr iken, evliyken, aktif çalışma hayatındayken ve halen devam ediyor. Asla ev işini sevmiyorum. Ev işini zorunluluktan yapıyorum ve git gide mecburi bir alışma oluyor. Ne maddi olarak ne manevi olarak hak edilen emeğin karşılığı verilmemektedir. Ev işi aslında sadece kadınların yapabileceği bir iş değildir. Fiziksel olarak erkekler aslında çok daha başarılı olabilirlerken fakat toplumun dayatmalarından kaynaklı bu işler kadınlara biçilmiş rollerdir. Ne yazık ki erkekler mahrem alanında yapılan işlere uyum sağlarken, dışarıdan görünebilecek alanlarda (Balkon, dam vb.) iş yapmış olmaktan kaçınıyorlar. Toplumun bakış açısı sanki herhangi bir iş değilmiş gibi tamamen değersiz ve iş kolu olarak görülmüyor. Temizlik,  yemek,  sınırsız mesai,  çocuk bakımı, aktivite, ihtiyaç alışverişi ve bir sürü şey beni yoruyor. Ücretli işte eşim çalıştığı için ve dışarda olduğu için alışverişi o yapar. Fakat evde çocuk bakımına ve bazı ev işlerine yardımcı olur. Kovid-19 ile temizlik ve yemek yapmak yarı yarıya daha fazla arttı. Çocukların evde olmasına destek, ödev takibi yapmaktayım. Süreler daha çok arttı. Çocuklar için oyun alanı oluşturarak, bu süreçte daha az etkilenmesini azaltmak için oyun, el becerisi, aktivite birlikte zaman geçirme gibi süreler daha çok arttı.”

G2 ile yapılan görüşme bağlamında, kadın ve erkek ikilisi her ne kadar toplumsal cinsiyet anlamında kendilerini yetiştirmiş bireyler olsalar da, toplum tarafından biçilen roller ve normlar, ev içindeki kadını, özel alana ait, edilgen, tüketici olarak gören geleneksel bakış açısı, kadının yükünün artmasına sebep olmaktadır.

G3: “16 yaşından beri ev işi yapıyorum. Nefret ediyorum ev işinden, bıktım, mecburen yapıyorum. Ev işi hiç de kolay değil ama mecbur yapıyorum. Eşlerin yardım etmesi lazım maalesef kadınların boynunda kalıyor her iş. İstemeyerek yapıyorum. Ev işi kadınlara ait değildir. Maalesef eşim kadınlara aittir diyor. Yani eşime göre işleri ben yapmak zorundayım. Erkekler çalışıyor, kadınlarda hizmet ediyor. Çocuklarım diyor niye eşit davranılmıyor. Babamız ve evin erkekleri de yardım etsin diyorlar. Kaynanam ise oğlum otursun, her şeyi sen yap diyor. Hatta kaynanam eskiden dayak vardı şimdi dua edin dayak yok, işi de yapın artık diyor. Ev içi ekonomi ile ilgili hiç bana danışmaz. Para ile ilgili her şey eşime ait. Emek ile ilgili olanları ben yapıyorum. Kovid-19 ile büyük bir deprem, kriz yaşıyorum. Akşama kadar ona hizmet et, öbürüne hizmet et. İş hiç bitmiyor. Kendime hiç zaman ayıramıyorum. Hayatım akıp gidiyor.”

G3 ile yapılan görüşme bağlamında, geleneksel aile yapısı ve kültürel değerler karşısında zorunlu yapılan ev içi emek söz konusudur. Jenerasyon farkı da ön plana çıkmaktadır. Büyükler kendi dönemlerindeki kültürel anlayış ve yasaklar çerçevesinde günümüz kadın rollerini yadırgarken, genç kuşak ise belli bir farkındalığın oluştuğu, günümüzdeki toplumsal cinsiyet ilişkilerini sorgulayıp, genel tabuları kabul etmemektedir.

G4: “Sürekli temizlik, yemek, bulaşık, çocukların sorunu, eşimin rahatsızlığı ile uğraşıyorum. Kendimi robot gibi hissediyorum. Bekâr iken özgürlüğüme çok düşkündüm. Sürekli geziyordum. Evlendikten sonra iş yapmaya başladım, hayatım bir anda değişti. Evden pek çıkamıyorum sürekli koşturuyorum. Severek yapıyorum. Çocuklarım için mücadele ediyorum. Kimi ne göre ev işi zor, bana göre kolaydır ev işi. Her şeyi çocuklarım için yapıyorum. Hayır, hayat müşterektir. Erkekler her şeyi kadınlara yüklememeli, kadınlara yardımcı olmalı. Hepsi beni takdir ediyor. Hepsi diyor nasıl bu kadar başarıyorsun. Bir yandan ev işi yapıyorum bir yandan da kurslara gidiyorum. Hepsini ortak paylaşıyoruz. Eşim çok iş yaptığımda bana yardım ediyor. Evi silme, bulaşıkları yerleştirme gibi işlerde yardımcı oluyor. Tabi tabi çok arttı. Çünkü sürekli herkes evdedir. Ev daha çok kirleniyor, çocukların yemeği hazır olacak, daha çok yoruluyorum. Faza kendime zaman ayıramıyorum. Koronadan sonra artık korkudan hiçbir iş de çalışamıyorum, eşimde rahatsız çalışamıyor. Çok zor durumdayız.”

G4 ile yapılan görüşme bağlamında, ev işlerinin çok fazla zaman alması kadınların kendilerine zaman ayıramadıkları, kişisel bakımlarını yapamadıkları, bunun sonucunda yine eşlerinden eleştiri almaları karmaşıklığı bulunmaktadır. Erkekler kendi bencil ve sorumluktan kaçmalarının faturasını yine kadınlara kesmektedir.

G5: “Ev işi ekmek paramdır. 20 yıldır ev işi yapıyorum. Evlere temizliğe gidiyorum. Mecburen yapıyorum. Ekmek derdimdir. Zordur. Bazıları ev işlerine gitmemi eleştiriyor, kabul etmiyor, bazıları da çocukları için yapıyor diyor. Ayıplıyorlar beni. İnsan anlayışlı olursa erkekler de yapmalı. Ben nasıl ki eve ekmek getiriyorsam eşimde evde ortak çalışmalı. Eşim arada bir yardımcı oluyor. Ben dışarda çalıştığım için en çok her şey ile ben ilgileniyorum. Ben yapıyorum. Bazen evin etrafına çıkıp biraz hava alıyorum sonra yine eve gelip aynen temizlik, yemek bulaşık, çocuklarla ilgileniyorum. İşim daha çok arttı ve çok yoruluyorum. Ev işine de gidemiyorum millet korkudan evini temizletmiyor. Eşimde çalışmıyor çok zor durumdayız. Parasal konularda birbirimize danışıyoruz.”

G5 ile yapılan görüşme bağlamında, çalışmayan erkek, kendi ekonomik yükünü de kadına bırakmıştır. Ekonomik şiddet ile karşı karşıya kalan kadınlar, çocuklarına bakabilmek adına ev işçiliği yapmak zorunda bırakılmışlardır. Bu seferde toplumsal cinsiyetçiliğin sürdürücüsü, mahalle baskısı ile psikolojik şiddete de maruz kalmaktadır.

G6: “Evlendiğimden beri yani 4 yıldır ev işi yapıyorum. Benim için ev işi temizlik, hijyen ve düzendir. Ev işi yapmayı, düzeni seviyorum. İsteyerek yapıyorum. Kolaydır bana göre 2 saatlik iştir. Çevremdekiler için ev işi yapmak yorucu, zordur. Hayır, ev işi kadınlara ait değildir. Evi ortak kullanıyor, birlikte kirletiyoruz. Ama yakınlarım ev işlerini kadınlara ait bir uğraş olarak görüyorlar. Eşim ve kaynanamla paylaşıyorum. Parasal konularda eşim, kaynanam ve diğer aile bireyleri ile birbirimiz ile danışıyoruz. Kovid-19 ile ruhsal olarak kötüyüm. İş yüküm çok arttı. Çocukların can sıkıntısı dışarıya çıkılmaması çok zorluyor bizi.”

G6 ile yapılan görüşme bağlamında, geniş aileyle beraber yaşayan kadınların ev işi yükü daha da artmaktadır. Bağımsız karar alma mekanizması, kaynana-kayınbaba-kayın vb. figürler ile ortadan kalkmıştır. Teknolojik gelişmeler ve ev işindeki araçların kadının yükünü azaltmadığı anlaşılmaktadır.

G7: “Çocukluktan beri ev işi yapıyorum. Ev işi temiz olmak, evi temizlemek demektir. 10 yıl koçerlik (göçebelik) yaptım. Hayvan baktım. Bizim zamanımızda her şey çok zordu. Bir yandan çocuk bakıyor bir yandan eş, hayvanlar vardı. Hayatımız yoktu. Severim ev işi yapmayı. Çok çalışkanım. Şimdiki yapılan işler kolaydır. Çünkü eskisi gibi göçebelik yapmıyorum, ekmek vurmuyorum. Biz eski kadınlar çok çalışkandık. Hayvan bakar, çocuk bakar, ev bakardık kimsede bize yardım etmezdi. Şimdiki gibi değildi. Gerek erkekler de yapsın, ama yaşı ve hasta olanlar ev işi yapamaz. Evde olan herkes beraber bütün işleri yapıyoruz. Birbirimize danışıyoruz. Kovid-19 ile nefes alamıyoruz. Namaz ve dini vecibeleri yerine getirmek sabır veriyor. Çok fazla işimiz arttı. Çamaşır makinası hiç durmuyor,  balkona bile çıksak sürekli elbise yıkıyoruz.”

G7 ile yapılan görüşme bağlamında, geçmiş yılların kadın üzerindeki emek hoyratlığı, teknolojik aletlerin varlığı, günümüzde kadının yükünün azaldığı gibi kadın emeği üzerindeki algı değişikliğine sebep olmuştur. Yine çevre tarafından kullanılan çalışkan ve hamarat gibi sıfatlar, kadının kabullenmek, övgü almak adına daha fazla emek harcamasına sebep olmuştur. Sosyo-kültürel yapı, ekonomik uğraş(hayvan-tarla bakımı) kadın emeğini sömürmüş ve görünmez kılmıştır.

G8: “15 yaşından itibaren ev işi yapmaya başladım. Boşa zamandır. Hijyen, dön dolaş temizlik yapıyoruz. Boş bir döngü, görevdir. Ev işini kim sever. Zorunluluktan yapıyorum. Hayır, ev işi basit değil. Çünkü sürekli bir döngü, yorucudur. Kayınvalidem için temizlik olmazsa olmaz. Benim aileme göre ise temizlik olmalı ama kendini yıpratarak değil. Ev işi evet kadınlara aittir. Öğretilmemiş çocukluktan beri öğretilmemiş, kadınlara aittir. Ev işlerinde eşim ortaklıktan yanadır. Zor da kaldıkça erkek yapabilir düşüncesi büyüklerde hâkim. Hayır, her şeyi tamamen ben hallediyorum. Sadece eşim parayı veriyor. Evin ihtiyaçları için para isterim. Ama o bana danışmaz. Kovid-19 ile ev işi yükü tavan yaptı. Yemek yapmak hiç bitmiyor, sıkıntıdan yeme içmeye vuruyoruz. Hastalığın vermiş olduğu tedirginlikten dolayı mecburi bir temizlik var. Çocuklar ev içinde anlaşamaması beni çok yıprattı.”

G8 ile yapılan görüşme bağlamında, kadının ev içinde harcadığı emeğin her gün yeniden tekrar edilmesi, bir mesai saatinin olmaması, sevgi bağlamında yapılması, kadın emeğinin görünmezliğinin sebebidir. Ortalama 12 yaş gibi küçük yaşlardan itibaren kadınlar ev işi yapmak zorunda kalmışlardır. Patriyarkal sistem, küçük yaşlardan itibaren kadını ev içine hapsetmiştir.

G9: “10 yaşından beri ev işi, tarla işi yapıyorum. Çocukluğumuz iş yapmakla geçti. Tarlada çalıştım, hayvan baktım. Hijyen olmak çok güzeldir. Fakat bitmiyor ev işi. Her gün monoton aynı şeyleri yapmak, psikolojimi bozuyor. Seviyorum ama mecburi yapıyorum. Bana göre ev işi zorunlu olandır, olması gerekendir. Ailem ise her gün aynı işi yapmamamız gerektiğini söylüyor. Hayır, ev işi sadece kadına ait değildir. Ev işleri sadece kadına aitmiş gibi görülüyor. Bence kadın işi değil, bir erkek de bir evde yaşıyorsa onunda sorumluluğu vardır ve yapmaya mecburdur. Fakat bizim toplum sadece kadına ait diyor. Zorda olsa ev yükünü paylaşıyorum. Çünkü kadınların işiymiş gibi göründüğü için sorun oluyor. Kendim çalıştığım için parasal konuları pek danışmıyorum. Kovid-19 ile ev yükümde, kalabalık ailede yaşadığım için çok fazla bir değişiklik olmadı. Temizliğe daha fazla önem verilmeye başlandı. Her sabah çamaşır suyu ile her yeri siliyorum. Yemek yapmak arttı. Pasta, börek daha fazla çeşit yemek yapıyorum. Bu durum gittikçe beni yıpratıyor.”

G9 ile yapılan görüşme bağlamında, ev içinde yaşayanların sayısı artıkça ev işi yükü de artmaktadır. Ev işinin yanında tarla, bağ bahçe bakımı da kadının üzerinde olup, görünmeyen ekonomik girdi bulunmaktadır.

G1O: “Ortaokul bittikten sonra ev işi yapmaya başladım. Akşama kadar misafir ağırlamak, çay-kahve yapmak,  temizlik, yemek yapmak, dinlenememek, mutfaktan çıkmamaktır. Hayır, ev işi yapmaktan nefret ediyorum. Mecburen yapıyorum. Ev işi hiçte basit değil. Annemin zoruyla yapıyorum. Sürekli tembelsin, pasaklısın dediği için. Aileme göre ev işi çok basittir ve her kız ev işi yapmalı diyorlar. Bence ev işi sadece kadınlara özgü değildir ama onlar sadece kadınlara aittir diyorlar ve bizimde karşı çıkmamıza izin vermiyorlar. Babam bizi bırakıp başka bir kadınla gittiği için maddi konuların hepsini ben yapıyorum. Ev işlerini ve yemeği annem yapar. Ben ise dışarda çalıştığım için market alışverişini yapıyorum. Evet, annemle paylaşıyorum. Kovid-19 ile zor olan yaşamımız daha da zorlaştı. Günde bir öğün yemek yerken sürekli yemek yapılıyor. Haftada bir alışveriş yaparken iki günde bir alışveriş yapıyoruz. Bu da bizi zorluyor bütçe olarak. Psikolojik olarak çok yoruluyorum. Kendimi sürekli kirli, tedirgin hissediyorum. Fabrika kapalı olduğu için maaş alamıyorum. Aileme baktığım için çok zorlanıyoruz.”

G10 ile yapılan görüşme bağlamında hem hane içi hem de dışarı işleri kadına yüklenmiştir. Bunun yanı sıra erkeklerin ve babaların kadını her zaman sahip olacağı bir eşya konumuna koymaları ve onlardan kendileri için çok çabuk vazgeçmeleri saptanmıştır. Kadına yıllarca aşılanan sevgi unsuru, erkekler tarafından göz ardı edilmektedir.

G11: “7-8 yaşlarından beri ev işi yapıyorum. Çocuklarıma bakıyorum, onlara yemek yapıyorum. Her gün yaptığımız aynı işler. Ev işinimecburen yapıyorum. Kim akşama kadar koşturmak, yorulmak ister. Valla basit değil. Her sorun var gün içinde, sürekli koşturuyorum her gün aynı şey insan sıkılıyor. Kaynanam tarafım, eltimler, görümcelerim hepsi isyandadır bıkmışlar ev işlerinden. Hayır, niye sanki kadınlar tek mi yiyor, içiyor kim yaparsa o yapsın. Onlar diyor ev işi bütün zorluklar kadınlar içindir diyor. Ama ben öyle düşünmüyorum kadın erkek ne farkı var. Sadece şimdi ben yapıyorum keyfi geldiğinde yapardı. Şimdi zaten ayrıyız. Bizi bırakıp başka bir kadınla gitti. Her yük benle çocuklarımın üzerinde kaldı. Keşke benimde dışarda bir işim olsaydı keşke bende sabah çıkıp akşam gelseydim bu yaşadığım hayattan bıktım. Aynı evde iken de hiç bilmezdik ne kadar maaş alıyor, nereye harcıyor tek kendisi yapardı hiç bize danışmazdı. Şimdi Çocuklarım ile paylaşıyorum. Kovid-19 ile daha da zorlaştı. Çocuklar sürekli evde temizlik, yemek çok zorlaştı. Yetiştiremiyoruz eskiden belli bir sürede olsa dışarı çıkıyorlardı biraz nefes alıyorduk şimdi o da yok. Evde tartışmalar oluyor sık sık. Çocuklar işe gitmediği içinde maddi olarak çok zorlanıyoruz.”

G11 ile yapılan görüşme bağlamında, ‘sevgi’ duygusallığı ile kadın kendini yok sayarak, hayatını aileye, eşe ve çocuğa adamıştır. Bu bir nevi kadının öğrenilmiş çaresizliğidir. Tembel, pasaklı gibi etiketler ve ev işini kadınlar yapar düşüncesi ev içi işleri kadına dayatmaktadır. Emek sömürüsünün yanında ekonomik şiddet, fiziksel şiddet, cinsel ve psikolojik şiddet gibi sorunların da olduğu saptanmıştır. Ev içinin kadın ve erkekler için ortak yaşam alanı olduğu gerçeği kadınlar tarafından kabul edilip,  erkeklerinde kendileri gibi kirlettikleri alanları temizlemeleri gerektiği düşüncesi, genel kabuldür. Fakat bunun için kadınlar, karşı koyma gibi davranış içerisine girmeyip, sindirilmişlerdir.

G12: “Ev işine 16 yaşında, evlendiğimde başladım. İş yapma zorunluluğu oldu. Ev işi yapmayı çok seviyorum. Kendi isteğim ile yapıyorum. Ben ev işini seviyorum. Mutlu hissediyorum. Yemek yapmayı seviyorum. Temizlik, hijyen beni rahatlatıyor. Kendi başına olduğum için zor gelmiyor. Ama evde başka birileri olduğu zaman çok zor geliyor. Çünkü ev çok kirleniyor. Bence ev işi sadece kadına ait değildir. Herkes sorumluluğunu bilmelidir. Ama çevrem ve toplum sadece kadına ait gördüğü için ev işleri kadına, evin annesine kalıyor. Bütün her şeyin yükü benim üzerimde. İşe gitmek, ev işini yap, tadilatları, çocuk bakımı hepsi üzerimde maddi manevi çok yıpranıyorum. Paylaşamıyorum eşimle ayrı olduğum için. Kovid-19 ile çok daha zor oldu. Çocukları evden çıkaramıyorum. Rahat bir şekilde alışveriş yapamıyorum. Dışarı çıkarken eve geldikten sonra psikolojim bozuluyor. Acaba çocuklarıma bulaştırır mıyım diye. Virüsten dolayı işten de ayrıldım ve bu beni çok zorluyor.”

G12 ile yapılan görüşmeler bağlamında, kadınların kendilerini algılamaları, konumlandırmaları ve beklentileri erkek olan eş, abi, baba ve toplum tarafından belirlenir. Kadınlar, bu unsurlara göre kendilerini açıklarlar. Bu düzenden memnun olduğunu söyleyen kadınlar ile yapılan daha sonraki görüşmelerde kadınlar şikâyet ve eleştirileriyle çelişmekte, görüşlerinin toplumsal baskı ve normları ile şekillendikleri ortaya çıkmaktadır.

G13:  Çocukluğumdan, 12 yaşımdan beri ev işi yapıyorum. Yoğun bir şekilde temizlik demek, koşuşturma, çocuklarımı hastalıktan korumaktır. Ev işi yapmayı seviyorum. Çünkü çocuklarım var, onları seviyorsam, temizlikte yapmalıyım. Ev işi çok zordur. Ailemin eşinin işlerine de yetişiyorum. Kendi aileme de yetişiyorum, annem ve babam kanser hastası, onlara bakıyorum. Hayır, erkekler de yapmalı, eşim bana her konuda yardımcı olur. Kaynanam tarafı da eşimin bana yardım etmesini söylerler. Alış-verişi genelde eşim yapar. Bende evde yaşlı hasta bakımını yaparım. Çocuklara da gerektiği zaman eşim bakarEşimle birlikte karar veririz. Kovid-19 ile çok zorlaştı her şeyde sirke, çamaşır suyu kullanıyorum. Eşim dışarda, biz içerdeyiz. Eşim gelince giysilerine sirke sıkıp, balkona asıyorum. Çocuklar evde, sürekli etkinlikleri evde yapıyoruz. Zorlanıyoruz çok fazla. Çamaşır yıkama, yemek, temizlik ödev takibi yapıyoruz. Çok bunaldık.”

G13 ile yapılan görüşme bağlamında, ev içi işlerin görünürde ücret karşılığı olmasa da, başka birilerinin bu işleri yapması sonucunda ayrıca bir ekonomik külfet olmaktadır. Yine çocuk, hasta ve yaşlı bakımını da kadının üstlenmesi ekstra gereksinim duyulan emek ve ücretten muafiyettir. Bu da ev kadınlarının aile bütçesine doğrudan katkısıdır.

G14: “İlkokul 4. Sınıftan beri ev işi yapıyorum. Zevkle yapıyorum. Çocuklarım için yapıyorum. Ben kendimden vazgeçmişim. İlk başta zevkle yapıyordum. Ama yaş ilerledikçe artık her şey ağır geliyor. Ev işi çok zordur. Eşim hiç ev işi sevmez. Kaynanam tarafı ev işini hiç sevmez. Bana kızarlar çok yapıyorum diye. Erkek te ev işi yapmalıdır, eşittirler. Kadın ile erkek imza atınca iyi günde ve kötü günde söz verdik, demiyorlar mı? Dırdır yapacaklarına ellerini atmalı eşlere. Tabi ki temizlik imandan gelir diyoruz. Her şey düzenli oluyor. Evet, ev işini çocuklarımla ve eşimle paylaşıyorum. Önceden eşim yapardı. Şimdi ben yapıyorum. Eşim eskiden aile bütçesini tek başına yapardı. Şimdi bana da danışıyor. Kovid-19 ile benim için her şey aynı. Çocuklarım için çok kötü okuldan arkadaşlarından ayrı kaldılar. İş yükü aynı kaldı çünkü eşim hep evdedir ve bende çok sıkılıyorum her şeyime karışıyor. Acaba sonumuz ne olacak diyoruz. Virüsün altında başka bir şey mi çıkacak diye kaygılıyız.”

G15: “Evli olduğumdan beri, 8 yıldır ev işi yapıyorum. Yorucu ama güzeldir ev işi. Çocuklarım ve eşim için yapacağım şeyler bunlar. Ev hanımlarının bizlerin yapacağı budur. Böyledir, ev hanımlığı budur. İkisi de aslında. Ev işini seviyorum ama bunalıyorum, kendime vakit ayırmıyorum. Televizyon izleyemiyorum. Dışarda çalışınca para alıyorsun ama evde emeğin karşılığı yok. Memnun etmek de zor. Hayır, ev işi çok zordur. Ev hanımlığı çok zor, yatıp kalkıyorsun aynı şeyler. Eşim evde rahatsın der, dışarda çalışmıyorsun evde yatıyorsun der. Hayat müşterektir ama erkekler gururlarına yediremiyor, alıştırıyorsun bir zaman sonra ama yine de hazmetmiyorlar. İleri görüşlü olmaları gerekiyor. Eşim ve kayınbabam tarafı hep kadın yapar ev hanımlığını derler. Eşimle beraber ortak ev yükünü yapıyoruz. Eşimle ekonomik işlerde birbirimize danışıyoruz. Korona,  İnşallah gider kurtuluruz. Ama Korona’dan sonra evde muhabbet, sıcaklık daha fazla oldu, daha fazla yakınlaşmalar oldu. Okuldaki öğretmenin yerinde olmuşuz her şeyi çocuklarla biz yapıyoruz. Vakit geçirmek güzel aile bireyleri ile. Çok fazla temizlik yapıyoruz.”

G14 ve G15 ile yapılan görüşme bağlamında, toplum tarafından ‘iyi anne’, ‘iyi eş’, ‘iyi gelin’ sıfatlarıyla etiketlenme, kadınları ev içinde hiç durmayan bir efor harcamaya yöneltmektedir. Çünkü doğduğu günden beri toplum tarafından cinsiyetçi kodlarla donatılan kadınlar, kendi yaşam ve konumlarını ev içindeki iktidar olma durumlarına göre şekillendirirler.

G16: “İlkokulu bitirdikten sonra, 12 yaşımdan beri ev işi yapıyorum. Fazlasıyla yorgunluk, hem kendi evimin yükü, hem çocuk bakıcılığı çok yoruyor. Zorunluluktan yapıyorum. Bana göre basit değil. Bir evin yükü, işi çok zor, meşakkatlidir. Büyüklerime göre basittir. Onlara göre ev işi, bir ev temizliği bir bulaşık sanki ne var diyorlar. Değil tabi ama yaşadığım toplumda büyüdüğüm cevrede kadına ait. Ama olmamalı. Eşim, ailem, çevrem kadına ait olduğunu düşünmektedir. Eşimle paylaşmıyorum ama çocuklarım bir kısmını yapıyor. Kendim yapıyorum, eşimle paylaşmıyorum. Kendim kazanıyorum kendim harcıyorum tek bütçe çünkü. Eşim çalışmıyor. Kovid-19 ile birlikte değişen bir şey yok. Eşim yine evdeydi halen evde. Temizlik, yemek arttı tabi. Hiç uyku dışında kendime zaman ayıramıyorum. Başka çarem yok çok mücadele ettim aile ve çevre den dolayı kabullendim eşimin durumunu. Boşanamıyorum.”

G16 ile yapılan görüşmeler bağlamında, ev işlerinin sürekliliği ve bitmeyişi belli bir süreden sonra kadınları bıktırsa da mecburi hizmet devam etmektedir. Ev işi ataerkil sistemden dolayı kadın üzerinden ilerlemekte, toplumda herhangi bir sosyal statü sahibi olamayan kadının bu emeğinin iş bağlamında ücret karşılığı da yoktur. Bu da kadın emeğini görünmez kılmaktadır. Hane içinde erkeğin çalışmaması, kadının dışarıda ücretli bir işte çalışıp, akşam eve geldiğinde ev içinde de iş yapması, bıkkınlık vermekte, psikolojik bunalım yaşanmasına sebep olmaktadır. Yine örf-adet, aile ve mahalle baskısı, sorunlu olan evliliği bitirme noktasında engel olmaktadır.

G17: “12 yaşımdan beri anneme yardım ediyordum. Okuldan öğle araları bile gelince anneme bulaşık yıkıyordum. Çünkü kalabalık yaşıyorduk. Amcamlarla beraber, babaannem ile birlikte yaşardık ve annem çok yorulurdu. Temizlik, yemek demektir. Seviyorum ev işi yapmayı, ama bazen yorulduğumu hissediyorum. Çünkü kim akşama kadar ayakta durmak ister. Bende ayak ayak üstüne atmak istiyorum. Ev işi asla basit değil. Benim için temizlik, çamaşır kokusudur. Büyüklerimiz, kayınbabam tarafı çok söyler iş de iş dediğiniz nedir bu kadar dert ettiğiniz diye basit görürler. Kadınlara ait değil. Ama erkeğin yapacağı iş ayrıdır, kadının yapacağı iş ayrıdır. Onlara göre kayınvalidem der ki ev işini erkeklerde yapsın der. Eşimde kendine söylemeden iş yapar. Beraber hepimiz yapıyoruz. Eşim ve kızlarım da yardım eder. Eşimle para hesabı birlikte yapmıyoruz o tek hesap kitap yapar. Kovid-19 ile iş yükü çok arttı. Gece yarılarına kadar sürekli deterjanlar içindeyiz. Yemek, temizlik bitmiyor. Dışarı çıkamadığımız için çok kötüyüz. İlk zamanlarda çok korktuk her an ölüm duyacağım diye ödüm kopuyordu. Eşim dışardan gelince yüzüne bakıyordum hastalığı kapmış mı diye. Tartışmalar oluyor ev içinde.”

G17 ile yapılan görüşmeler bağlamında, ev içi emeğin, çok büyük çaba sarf edilmeden yapıldığı algısının kadınlara verilmesi, kadınlarda özgüven eksikliği ve yaptıkları çabanın olağan olduğu fikrini yaratmaktadır. Bu sebeple kadınlar, aile ve toplum tarafından kabullenmek, beğenilmek adına durmadan ev işi yapmakta ve üretmektedir. Kadınlar mutfak alanını, kendi ile konumlandırarak, iktidarını bu alanda sağlar. Aynı zamanda bu alan onların ait olduğu, yalnız kaldığı, sorunlarını çözdüğü tek alan durumundadır.

G18: “13 yaşında evlendim. Evlendiğim beri iş yapıyorum. Hiç durmadım. Ev işi benim çocuklarım kimseye muhtaç olmasın, onlara bakayım anlamındadır. Elimden ne geliyorsa onlar için yapıyorum. Temizlik, yemek yapıyorum. Kendimi unutuyorum. Kendime güzel bir elbise bile almadım hep çocuklarım için harcadım. İnanın seviyorum hatta çocuklar yapsa bile güzel yapmıyorsunuz deyip ben yine yapıyorum. Zaten hayırdır Peygamberimiz de demiş temizlik imandandır diye. İnanın eskiden zor değildi ama şimdi bana zor geliyor. Zaten insan çalıştıkça paslanmaz. Yaşlanınca zor geliyor. Büyüklerimiz için ev işi zor değil. Aynı evdeyken çok konuşurlardı başımızda ama şimdi ayrı evlere çıkınca büyükler bize karışamıyor. Bence ev işini kim yaparsa iyidir. Erkek ve kadın fark etmez yani. Hepimiz aynı evde yaşamıyor muyuz, hepimiz yiyip içiyoruz, hepimiz işi de beraber yapalım. Ev de tek kadınlar mı yaşıyor? Büyükler kadınlar iş yapsın diyorlar. Nasıl erkekler ev işi yapacak diyorlar. Evde bazı işleri eşimle ve çocuklarla paylaşıyorum. Canları isteyince yardım ediyorlar istemeyince yapmıyorlar, benim üzerime bütün yük kalıyor. Eşim kendi başına bütçeyi planlıyor. Kovid-19 ile inanın evde biraz daha kalırsam ya ben birini öldüreceğim ya başkası beni öldürecek. Çünkü evi çok kirletiyorlar. Yemek yapıyoruz sürekli bıktık.”

G19: “Kendimi bildim bileli, 13 yaşımdan beri ev işi yapıyorum. Ev işi sonradan yüklenen bir sorumluluktur. Düzen, yuvadır. Ev işini seviyorum. Çocuklarım ve eşim için yapıyorum. Çünkü onlar benim için önemli. Hayır, çok zordur ev işi. Koşulludur. Sabah uyandığımda aman şunu yapayım diye koşturuyorum sürekli. Çocuklar uyusa yemeğe koşuyorum. Büyüklerimiz memnuniyetsizdir. Ama eşim anlayışlıdır. Bence değil. Ama sanki doğuştan ev işi sanki kadınlara aitmiş gibi görülüyor. Kadınlar yapmalı deniliyor. Eşimle paylaşıyorum. Gönüllü destek oluyor. Para onda olur ama neye harcayacağımıza dair fikrimi alır. Kovid-19 döneminde çocuklara eşim baktı. Yemek, temizliği ben yapıyorum. Ama genel olarak ben yapıyorum. Çok daha fazla yapıyorum. Çocuklarla bu süreci daha iyi ruh hali ile atlatabilmek için aktivite yapmaya çalışıyoruz. İster istemez tartışmalar oluyor. Çok fazla bunaldık bitmesini istiyorum bu sürecin artık.”

G20: “Annem yoktu, çocukluğumdan beri ev işi yapıyorum. Ev işi yemek, temizlik yapmak, çocuk bakmak, faturaları yatırmaktır. Mecburen yapıyorum. Kimsem yok. Ev işi zordur. Tek başıma 5 çocuğa bakıyorum. Temizlik, yemek, her şeyi ben yapıyorum. Ev işi kadınlara ait değildir. Erkeklerde yapsın. Eski eşim ve ailesi beni köle gibi görürlerdi. Her şeyi ben yapardım. Eşim beni ve 5 çocuğumu bıraktı. Eskiden de biz yoktuk onun için, doğru düzgün çocuklarını sevmezdi. Benden nefret ederdi. Geceleri sadece keyfine göre yanıma gelirdi. Evin bir odasında sadece bir çul üzerinde yaşadık yıllarca. İnsanların verdiği yardımlarla çocuklarıma baktım. Her şeyi tek başına ben yapıyorum. Hayır, danışmıyoruz. Zaten çalışmıyorum. Kentte daha önce bulunan bir kadın danışmanlık merkezi sayesinde maddi ve manevi güçlendirildim ve şiddet ve hakaret dolu evliliğimden kurtuldum. Sosyal hizmetlerden aldığım yardımlar ve hayırseverlerin yardımıyla geçiniyoruz. Kovid-19 ile hayat şimdi bizim için çok daha zor. Çocuklarda evde anlaşamıyorlar. Çok bunaldık. Korkuyorum hastalık bulaşacak diye. Sürekli yemek ve temizlik yapıyorum. Maddi olarak çok dardayım.”

G18-G19-G20 ile yapılan görüşmeler bağlamında, çocukları için kadınlar yeni bir elbise-ayakkabı vb. ihtiyaçları almayarak kişisel fedakârlık yapmaktadır. Ev içinde kadınlar yaptıkları her şeyi sevgi çemberi ve övünç duygusuyla yapmaktadırlar. Yapılan bu emek karşısında aile üyelerinin tatmin olmadığı ve daha fazlasını istedikleri saptanmıştır. Hane içerisinde kadının bu adanmışlık durumu, işlerin belli bir düzen içerisinde yapılmasını sağlarken, aile bireylerinde kolaycılığa ve sorumluluktan kaçmaya sebep olmaktadır. Ayrıca anne, abla veya başka bir kadının sürekli evin her ihtiyacını karşılamasını gören diğer aile üyeleri bu durumun doğal hayatlarının bir parçası olduğu kanısına varıp, her kadından bu şekilde davranılmaları beklenilecektir.

Siirt, 330.280 bin nüfusa sahiptir. Bu sayının 169.211 i erkek nüfusu iken 161.069’u kadın nüfusudur. Feodal yapı, dini yapılanmanın(şeyh-hacı-hoca-tekke) yoğun olduğu kent, toplum oluşumu açısından heterojendir. Kentin asıl yerlileri Kürt ve Arap asıllı vatandaşlar olup eğitim-evlilik-iş-askeri-savaş-göç gibi sebeplerle kente gelen Türk asıllı ve Suriye-Afgan asıllı vatandaşlar ikamet etmektedir. Elbette elde edilen bu bulgularımızda salt etken olmamak kaydıyla feodal yapı, dini mekanizmaların baskın oluşu da etkilidir.

Genel olarak kadınlarla yapılan bütün görüşmelerde ortaya çıkan bulgular şunlardır.

*Eğitim seviyesi kadının hane içindeki yükünü azaltmamıştır. Aynı zamanda çok küçük yaşlarda ev işleri yüklenen çocuklar eğitim olanaklarından yararlanamamıştır.

*Toplumdaki evlilik kurumunun kutsallığı anlayışı kadının hane içinde yükünü artırmış ve görünmez kılmıştır.

*Kutsal annelik ve sevgi temeli, hane içi kadının emeğini normalleştirmiş ve görünmez kılmıştır. Çocuk ve ev içinde olan diğer aile üyelerin sayısı ile kadının ev içinde harcadığı emek arasında doğru orantı vardır.

*Kaynana-kayınbaba gibi faktörler halen kadının yaşamı, kararları ve emeği üzerinde baskın bir şekilde etkilidir.

*Hane içi emeği yok sayılan kadın, farkında olmadan duygusal yönden psikolojik şiddet yaşamaktadır. Yine ev ile tanımlanan kadın, bütün çabasını ev içinde harcayarak, çalışma hayatına katılamamakta ve ekonomik şiddet ile karşı karşıya kalmaktadır.

*Feodal yapı-dinsel mekanizma tamamen olmasa da kadının ev içi yükünü arttırmıştır. %100 gibi çok ciddi bir oran, ev işinin kadına ait olmadığını aktarmıştır. Buna rağmen, ait oldukları kültüre göre yetişen ve uyum sağlamak zorunda kalan kadınlar, ev işleri arasında yok olmaktadır.

*Ev içi emek ve kadının kendini nasıl tanımladığı üzerine bir çalışma olsa da, görüşmeler sırasında kadına yönelik başta duygusal şiddet olmak şartıyla cinsel ve ekonomik şiddette tespit edilmiştir.

*Erkekler ev içi sorumluluğu almadığı gibi, evin bütçe planlanmasına da kadını dâhil etmemektedir.

*Erkekler özel alana dâhil edilmemekte ve özel alan kadın üzerinden yürümektedir. Kadınların ev işlerini emek sömürüsü olarak görmemeleri, ev içi emeği, politik sorun olmaktan uzaklaştırmaktadır.

*İşverenler, çalışma hayatında olan kadınları herhangi bir gerekçe sunmadan işten çıkarmaktadır.

*Genel olarak yapılan görüşmelerde; annelik kavramı ön plana çıkmıştır. Ev içi işlerin yanında çocuk bakımı, yaşlı ve hasta bakımı yine kadının üzerindedir. Evlilik içinde hayat müşterektir anlayışı vardır. Dinsel motifler ev içi ilişkiler üzerinde etkili olup, temizlik; din ve iman ile eşleştirilmiş, ev hanımlığı ise ev içi iş ile özdeşleşmiştir. Kadınlar bitmeyen hane içi sirkülasyon sebebiyle yanı başında bulunan televizyonu izleyememektedir. Ev içi emeğin karşılığının olmayışı şikâyet konusudur.

“Kovid-19” salgınıyla beraber hane içi kadının yükü daha fazla artmıştır. Sosyal izolasyon ile gün içerisinde evden çıkmayan kocalar, çocuklar ve ailenin diğer bireyleri, kadının ev içi yükünün artmasına sebep olmuştur. Kadınlar daha fazla temizlik, daha fazla yemek ve çocuk bakımını üstlenmiştir. Çocuk bakımına ilaveten eğitim hizmeti de kadının var olan yüküne eklenmiştir. Aynı zamanda hane içinde, ev içi şiddet ve tartışmalar artmıştır. Sosyal izolasyonun uygulaması ile işten çıkarılan kadınlar ekonomik sorunlarla karşı karşıya gelmiştir.

3.SONUÇ

Anacıl dönemde, avcı-toplayıcı toplumlarda kadın-erkek cinsiyet ikilisi toplumsal hayatta paydaşken, kadın doğadan aldıklarını dönüştürerek sosyalizasyon sürecinde etkin rol almıştır. Bu rolü sonrası kadın doğayla, toprakla özdeşleştirilerek İştar (Sterk) tanrıçasıyla kutsanmıştır.

Örgütsel yapı olan devletin ortaya çıkmaya başlamasıyla birlikte kadının kutsanan üretkenliği Cleopatra örneğinde olduğu gibi devleti koruyan asker ve statükoyu sağlamlaştıran erk’ e dönüştürülmüştür.

Türkiye de kentlerde yaşayan çalışma yaşındaki her dört kadından üçü gelir getirici bir işte çalışmamaktadır. Özellikle bakım hizmetlerini ve ev işlerini yapabilmek, hasta, yaşlı ve çocuk bakabilmek için (piyasa temelli olmayan) kendi tercihleri doğrultusunda düşük ücretli, sosyal güvencesi olmayan, kayıt dışı sektörde veya ev eksenli(gıda-ev atölyeleri-tekstil-) işlerde çalışabilmektedirler.

Teknolojik ve bilimsel gelişmeler ile kapitalist üretim modeli karşısında işçi ve emekçi kadın hem evde hem de iş yerinde ezilmektedir. Özelleştirme, sendikasızlaştırma, sosyal güvenlik kurumlarının tavsiyesi, eğitim ve sağlık hizmetlerinin paralı hale gelmesi, devletin çocuk bakımı ve eğitimini üstlenmemesi, hasta ve yaşlı bakımının da kadının üzerinde olması kadını toplumsal hayattan uzaklaştırmaktadır. Alım gücünün yükselmesiyle birlikte kadın, piyasadan aldığını (ekmek vb.) evinde yapmaya zorlanmaktadır. Böylece kadın emeği eve hapsedilmekte ve çalışma hayatında görünürlüğü ortadan kalkmaktadır.

Feminist araştırmalar uzun zamandır ev ve iş alanlarının bütünüyle ilişkili olduğunu savunmaktadır. Kadınların, ev işlerinin karşılıksız emek harcama biçimi olduğunu açığa çıkarıp, bunu politik bir sorun olarak gündeme getirmelerinin önündeki başlıca engellerden biri, bu işlerin bir sevgi ilişkisi içinde görülüyor olmasıdır. Kadınlar bu işleri en sevdikleri, en yakın oldukları kişiler için yaparlar. Kadınların karşılıksız emeği “sevgi karşılığı çalışmadır.” Bu işlerinin niteliğiyle, nasıl bir çalışma biçimi olduklarıyla ilgilidir: Bu işlerin mesai saatleri yoktur; günlük yaşamla iç içe girmiş, onun parçası haline gelmiş bir emek sürecini oluşturur.

Ev kadınlarının çalışmalarını, boş zamanlarını, günlük yaşamlarını birbirinden ayırmak çok güçtür. Çalışma zamanı ile çalışma dışındaki zaman birbirinden ayrılmaz. Yapılan işler, günlük yaşamında kendisidir. Dinlenmek ise her zaman, yapılması gereken işlerden birinin yanına eklenir: Dinlenirken sökük dikmek, alışveriş listesi yapmak, oturduğu yerde çamaşırları katlamak bu iç içe geçmişliğin tipik örnekleridir.

Bu çalışmada, çeşitli ev işlerinde harcanan zaman ile evli erkek ve kadınların farkındalığı arasındaki ilişkiyi deneysel olarak test ederek ev ve iş arasındaki bağlantılardan birisi incelenmiştir.  Toplam ev işi değişkeni kullanılırken bu erkekler için ‘gizli’dir. Çünkü toplam ev işi sürelerinin, daha küçük bir kısmı kadın görevlerinden oluşur. Ayrıca, ev işlerini çeşitli görev türlerine göre sınıflandırmak, toplam ev saatlerinin, kadınların ücretleri üzerinde erkeklerin ücretlerinden daha güçlü bir etkiye sahip olduğu şaşırtıcı sonuçlara bir bağlantı sunar. Ev işlerini görev türlerine göre ayırmada cinsiyet farklılığı yoktur.

Kadınların çalışma hayatındaki durumlarına ilişkin verdikleri yanıtlar, annelik veya toplumun kendilerine yüklediği bakım hizmeti ve eş rollerinden dolayı işgücü piyasasına girişlerinin zorlaştığını göstermektedir.

Bulgularımızdan da anlaşıldığı gibi ev içindeki kadın emeği ‘sevgi’ ve ‘aile kurumuna adanmışlık’ adına normalleştirilip, karşılıksız bırakılarak sömürülmektedir. Kadınların harcadığı ev içi emeğin tek karşılığı, her ailede ve her zaman olmasa da ‘takdir’ ve ‘övülme’ dışında başka bir şey değildir.

Ayrıca, bu bulgular oldukça muhafazakârdır, çünkü ev işi süresinin, yükleri üzerindeki toplam etkisini değil, yalnızca doğrudan etkisini yakalarlar. Bir dizi insan, kadın sermayesini kontrol ettikten sonra bile, kadın ev işlerinin, yükleri üzerindeki olumsuz etkisi devam etmektedir.

Kadınların ev işlerinin ücretleri etkileyebileceği olası bir mekanizma, piyasa çalışması için mevcut enerjiyi ve çabayı azaltmaktır. Alternatif olarak veya ilaveten, işverenler, kadın işlerini, ücretlerini etkileyecek şekilde yapanlara karşı ayrımcılık yapıyor olabilir. Analizde kullanılan ev işlerinin ölçüsü nedeniyle bu bulgular da muhafazakâr olabilir.

Ev işi önemli miktarda zaman harcar ve bu sonuçlar, ev işi zamanı ve görev türlerinin bölünmesine ilişkin kararların ev dışındaki yaşam için önemli etkileri olduğunu düşündürmektedir. Gerçekten de, kadınlara yönelik ev işleri yapmak için gizli maliyetler vardır.

Kadın işlerini yapmaktan kaynaklanan ücret cezasının, ödemedeki genel cinsiyet farkına katkıda bulunması muhtemeldir. Çünkü kadınlar evlerinde erkeklerden çok daha fazla zaman harcarlar. Erkek görevleri yerine getirirken karşılaştırılabilir ücret cezası yoktur. Geleneksel olarak erkek görevleri yapan, birçok erkek ev işlerinin olumsuz etkisinden kaçmasına rağmen, ev işlerinin cinsiyete göre tahsisi, kadınların kazancını baskılayarak ekonomik bağımlılığı ve geleneksel cinsiyet rollerini güçlendirmektedir.

Bu bulgular, erkeklerin ve kadınların işgücü deneyimini açıklamaya çalışırken ev işlerini, piyasa işleriyle bütünleştirmenin önemini vurgulamaktadır. Gelecekteki araştırmalar, yapılan ev işlerinin türüne dikkat ederek, yerel alanın işgücü piyasası üzerindeki etkisini araştırmaya devam etmelidir. Hem ev işlerini geçerli bir şekilde ölçmek hem de ev işlerinin işgücü piyasası sonuçlarını nasıl etkilediğine ilişkin anlayışımızı genişletmek için görev türlerinin dâhil edilmesi esastır.

4.KAYNAKLAR

[1] Aldemir, Ç. (2016). Kadının Görünmeyen Emeğinin Görünür Kılınması: Ev İçi Emeğin Ücretlendirilmesi (Master’s Thesis, Esogü, Sosyal Bilimler Enstitüsü).

[2] Birer, B. A. (2019). Kimlik- Mücadele İlişkisi: Feminist Kadınların Anlatılarında Ev İçi Emeğin Bölüşümü. Kültür Ve İletişim, (44), 10-31.

[3] Dedeoğlu, S. (2011). Avrupa’da Ev İçi Hizmetlerinde Göçmen Kadın Emeği Ve Sosyal Refah Devleti. Eğitim Bilim Toplum, 5(17), 78-91.

[4] Ergüder, B. (2010). Sermaye Birikimi Sürecinde Ücretsiz Kadın Emeği. İktisat Dergisi, 514, 21-26.

[5] Acar-Savran, G. Kadının Emeğini Görünür Kılmak: Marx’dan Delph’ye Bir Ufuk Taraması, Praksis 10, Sayfa 159-210

[6] Karakaya, H. Görünmeyen Emek ve Ev Kadınları. Fırat Üniversitesi İİBF Uluslararası İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi Cilt:2, Sayı:1, 2018,73

[7] Işık, E. & Serdaroğlu, U. (2015). Kadın Emeği: Feminist İktisadın Yol Haritası Üzerinden Bir Okuma. Mesleki Sağlık Ve Güvenlik Dergisi (Msg), 15(56).

[8] Memiş, E. & Özay, Ö. (2011). Ev içi Uğraşlardan İktisatta Karşılıksız Emeğe: Türkiye Üzerine Yapılan Çalışmalara İlişkin Bir Değerlendirme. Birkaç Arpa Boyu, 21, 249-280.

[9] Özateş, Ö. S. (2015). Malumun İlanı: Kadın Emeğinin Saklı Yüzü: Ev İçi Bakım Emeği. Notabene.

[10] Ünlütürk Ulutaş, Ç. (2010). Evin İçi İşyeri: Ev Hizmetleri, Ücretli Emek Ve Göçmen Kadın Emeği. Kapitalizm, Ataerkillik Ve Kadın Emeği: Türkiye Örneği

[1] Karakaya, H. (2018).Görünmez Emek ve Ev Kadınları. Fırat Üniversitesi İİBF Uluslararası İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi Cilt:2, Sayı:1, 2018,73

[2] Aldemir, Ç. (2016). Kadının Görünmeyen Emeğinin Görünür Kılınması: Ev İçi Emeğin Ücretlendirilmesi (Master’s Thesis, Esogü, Sosyal Bilimler Enstitüsü).

[3] Karakaya, H. (2018).Görünmez Emek ve Ev Kadınları. Fırat Üniversitesi İİBF Uluslararası İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi Cilt:2, Sayı:1, 2018,73.

[4] Memiş, E., & Özay, Ö. (2011). Ev içi Uğraşlardan İktisatta Karşılıksız Emeğe: Türkiye Üzerine Yapılan Çalışmalara İlişkin Bir Değerlendirme. Birkaç Arpa Boyu, 21, 249-280.

[5] Birer, B. A. (2019). Kimlik-Mücadele İlişkisi: Feminist Kadınların Anlatılarında Ev İçi Emeğin Bölüşümü. Kültür Ve İletişim, (44), 10-31.

[6] Işık, E., & Serdaroğlu, U. (2015). Kadın Emeği: Feminist İktisadın Yol Haritası Üzerinden Bir Okuma. Mesleki Sağlık Ve Güvenlik Dergisi (Msg), 15(56).

[7] Ünlütürk Ulutaş, Ç.(2010). Evin İçi İşyeri: Ev Hizmetleri, Ücretli Emek Ve Göçmen Kadın Emeği. Kapitalizm, Ataerkillik Ve Kadın Emeği: Türkiye Örneği.

[8] Özateş, Ö. S. (2015). Malumun İlanı: Kadın Emeğinin Saklı Yüzü: Ev İçi Bakım Emeği. Notabene.

[9] Dedeoğlu, S. (2011). Avrupa’da Ev İçi Hizmetlerinde Göçmen Kadın Emeği Ve Sosyal Refah Devleti. Eğitim Bilim Toplum5(17), 78-91.

İstanbul Arel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyoloji Yüksek Lisans /Celile ASI GÜNEŞ

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.