Gazeteci-Araştırmacı Yazar Rahman Ayhan, gugarhaber.com internet sitesinde yayımlanan makalesinde Siirt Üniversitesi ile ilgili önemli değerlendirmelerde bulundu.
Ayhan, yazısında;
Ne yazık ki,
Adalete olan güven zedelenerek,
İnsanların
Hak, hukuk, adalet kavramı
Çok zayıflamış oldu…
Adalet
Herkese eşit işlemiyor,
Haklının
Hakkı verilmiyor,
Hukuk ise
Zengine, soyluya, siyasetçiye,
Ayrı işleyip,
Garip vatandaşa ise
Daha farklı işliyor intibaı
Herkesin
Aklına işlemiş durumda…
KTÜ’de
Zimmetine para geçirme iddiası ile
Memurluktan atılan kişi
“Devletin zararını
Ödemesi koşuluyla af çıkması” üzerine,
Devletin zararını ödeyip,
Memurluğa geri dönüveriyordu…
Fakat
Kanuni Kampüsünde
Daha önce görev yaptığından,
Kampüs dışı olan
Sürmene
Abdullah Kanca MYO’ da
Görevine başlatılıyordu…
Ancak
Bu günden sonra
Garip olaylar başlıyor,
Bu MYO’ un Müdürlerinden biri olan
Şimdiki KTÜ Rektörü de,
Paralı işleri
Bu memura veriyorlardı…
Ondan sonra geçen
6 yıl içinde
Burada görev yapan
Öğretim görevlilerinin
Ders ücretlerinin bir kısmı
İç edilerek,
Başka birilerinin cebine giriyordu…
Olaylar ortaya çıkınca
Şimdiki rektör,
“Zaten
Zimmetine para geçirip,
Memurluktan atılmış,
Bu yolsuzlukta
Benim dahlim yok” deyip,
Kendini
Aklama yoluna gitmişti…
Mahkemenin
Tek başına bir memurun bunu yapamayacağını
Belirtmesi üzerine,
Asliye Hukuk Mahkemesinde
Görülen bu dava,
Ağır Ceza Mahkemesinde
Görülmeye başlamıştı…
6 yıl süren
Ve
Bir sürü mahkeme başkanı
Değişen bu olayda
Hiç kimse ona,
“Tamam da
Bu adama bu yetkiyi
Niye verdiniz?
Daha önce mimlenen bu memura
Paralı işleri verip,
“Ben masumum,
O yaptı” demek ne kadar etik?”
Defalarca aldananlar,
Aldatan kadar, mesul değil mi?
Bir cinayeti işleyen kadar,
Azmettiren de
Aynı oranda suçlu olmaz mı?
…
Peki
Sadece KTÜ’ de mi bu böyle?
Hayır,
Ne yazık ki, hayır…
Kurum, kuruluş
Ve
Üniversitelerin çoğu
Liyakatsiz
Ve
Art niyetli kişilere teslim edilince,
Böyle olaylar
Çok sıradanlaşmış oldu…
Bakın
Siirt benim kardeş şehrimdir…
Hemşerimiz,
Vali Ali Fuat Atik zamanında
Davet edilince,
Siirtlileri tanımış ve
Çok sevmiştim…
Hatta
Siirt Sonsöz Gazetesinde
Uzun süre köşe yazısı yazmıştım…
İşte
Siirt Üniversitesi’nden tanıdığım
Doç. Dr. Mehmet Dağ,
Bizi karşılayıp,
Misafir etmiş ve
Siirt misafirperverliğini göstermişti…
Yolsuzluk ve
Zimmetine para geçirme iddiasıyla
Suçlanınca,
Çok üzülmüştüm…
İddia odur ki,
Mehmet Dağ Hoca
Rektörün imzasını taklit edip,
Devletin,
Milletin paralarını,
Kendi hesabına aktarmış…
Fakat
Bu iddia mahkemeden dönmüş,
Mahkeme
Bu iddiaları çürütüvermişti…
Evraklara atılan
İmzaların sahte olduğunu iddia eden
Rektör ve
Onunla hareket eden yandaşları,
Mahkemenin
“İmzalar sahte değil,
Rektörün gerçek imzası” diye,
Karar çıkınca,
Yargılanma yolu açılmış oldu…
Danıştay’ın
Soruşturma kararı sonrası
Şaibeli bu kişiler
Niçin görevden alınmaz?
Bunları
Koruyup, kollayan mı var?
Rektör ve
Rektör Yardımcısının da
Soruşturmaya katılması gerektiğini
Belirten Danıştay,
Rektörün bizzat başlattığı
Ve
Yürüttüğü usulsüzlük,
Sürecin
Tarafsız kalmasını ve
Sağlıklı ilerleyişini
Zedelediğini, belirtiyor…
Görev başında olup,
Belgelere rahatça ulaşabilen rektör,
Delilleri karartabilir,
Kendini ve
Yandaşlarını bu suçtan
Tereyağından kıl çeker gibi arındırıp,
Delilleri yok edebilir…
Altta olan kişiyi suçlayıp
Kendisini,
Pir-i pak gösterebilir…
İşte
Siirt Üniversitesi’nde yapılmayan
Rektörün
Görevden uzaklaştırılması,
Daha önce de
KTÜ’de yapılmadı
Ve
Sağlıklı bir sonuca varılamadı…
Görev başındaki rektör
O kurumun
En üstteki amiri olduğundan
Delilleri karartabilir…
KTÜ ve
Siirt Üniversitesi’nde
Durum aynı gibi görülebilir…
Bu duygularla,
Hoş kalın, hoşça kalın…
18.05.2025
Rahman AYHAN
Gazeteci-Araştırmacı Yazar
