Birilerinin aranılmasına ihtiyaç duymadan adil, hızlı ve etkili bir sistem içinde sorunların çözebilmesi gerekir.
İdarecinin telefonun herkeste olması veya telefonuna ulaşılabilmesi;
Erişilebilirlik,
Alçakgönüllülük,
“Halkın içinde olma” algısı açısından pozitif bir izlenim yaratabilir ancak telefonu açmak başka şeydir, sorunu çözmek başka.
Bir idarecinin:
Kaç kişiye geri dönüş yaptığı,
Kimleri dinlediği kadar ne yaptığı,
Sistemi ne kadar işlettiği önemlidir.
Çünkü…
Gerçek başarı, şu sorularla ölçülür:
Kurumsal çözüm mekanizması var mı?
Kişiye özel değil, sisteme dayalı adalet sağlanıyor mu?
Herkes sorununu idareciye ulaşmadan da çözebiliyor mu?
İletişimden çok icraat öne çıkıyor mu?
“Kervan yolda düzülmez.”
Yani yöneticilik, anlık müdahalelerle değil; planlı, adil ve sürdürülebilir yapılarla yürütülür.
Yani, telefonunun herkeste olması güzel bir imajdır; ama telefon çalmayacak kadar işleyen bir sistem kurmak, asıl başarıdır.
Unutulmamalıdır ki; kötü sistem, iyi insanı tüketir. İyi sistem, sıradan insanı da doğru işler yapmaya zorlar. Kişiye bakan düzen, kişiyle birlikte çöker.
“İyi yönetici her şikâyeti dinleyen değil, şikâyeti azaltan kişidir.”