Bu haber kez okundu.

Sosyolog Celile ASI Güneş’ten GİZLİ ÖZNE ‘COVID-19’
banner229

ÖZET: Dünya üzerinde bilinçsizce yayılarak, doğa üzerinde giderek daha fazla yıkıma sebep olan insan; yaptığı beton yığınları, barajları, limanları ve sanayisiyle dünyayı hızla kirleterek, bitkiler, hayvanlar, bakteriler ve virüsler gibi diğer türlerin yaşam alanlarını önemli ölçüde sınırladı.
Ekosistemi yerle bir eden bu sorun 18. Yüzyılın ikinci yarısına denk gelen Sanayi Devriminden başlayarak, Küreselleşme çağında hızlanan bir egemenlik savaşı haline geldi ve diğer türlerin yaşaması, insan denen varlığın tekelinde olmaya başladı. 
Bu nedenledir ki COVID-19; Dünyanın en kalabalık ülkesi olan ve aynı zamanda küresel pazarda önemli bir aktör haline gelen Çin’de ortaya çıkması bir tesadüf değildir. 
Anahtar Kelimeler: Pandemi, Covid-19,  Güç Savaşı, AB, DAVOS                                       
1.GİRİŞ                                                 
Dünyada büyük güç dengeleri bulunmaktadır. Bunlar başta ABD, Avrupa Birliği olmak üzere Doğu’da Rusya-Çin-Japonya, Ortadoğu’da İslami akımlar üzerinde etkili olan İran, Suudi Arabistan, Katar ve Türkiye gibi güçlerdir.
Dünya ekonomisine yön veren Uluslararası en büyük karteller dediğimiz silah-ilaç-biyolojik-kimyasal silah üreticisi şirketlerin yöneticileri,  dünya liderleri, akademisyenler ve yardım kuruluşlarının temsilcileri her yıl Dünya’nın geleceğini Bilderberg-Davos gibi önemli ve başat olan toplantılarda bir araya gelerek masaya yatırmaktadırlar.
Bu önemli zirvelerde konuşulan ve planlanan kararlar en az 10-20 yıl gibi uzun süreli olup ekonomi, nüfus projeksiyonları, çevre vb. konular hakkında bilgi alışverişi ve öngörülen çalışmalar hakkında fikir alışverişinde bulunulmaktadır. 
Bu ülkeler üzerinde etkili olan ABD, Rusya, Çin gibi küresel güçler ile AB ülkelerinin kendi aralarında çıkar-pay çatışmaları apaçık şekilde ortadadır.

Dünyaya ilan edilmemiş olan vekâlet savaşıdır bu. Argümanları kimyasal silah tehdidi olabilir, ya da biyolojik bir virüs şeklinde bir hastalık olabilir.

Afrika’da Ebola, HIV/AIDS gibi hastalıklar örnek verilebilir. Bu durumun daha net anlaşılması için biraz daha açalım;
Microsoft'un kurucusu ve Yahudi kökenli olan Bill Gates, daha önceleri 6-7 tane ilaç firması kuracağını ve bu firmalarda yeni tip ilaç, aşı üreteceğini açıkladı.

Kuracakları bu firmalardan belki bir tanesinin ayakta kalıp diğerlerinin kapanacağını fakat yine de başaracaklarını ve bunlar için hazırlık yaptıklarını duyurmuştu.(Çin'de Fransız-Çin ilaç firmalarını yönlendiren Daniel Levy Rockefeller ve bir kesim Yahudi ailelerdir.)
2.RFID CHIP
İnsanlığın sonu diye tabir edilen RFID CHIP’e,  Amerikalı Rockefeller ailesiyle yakınlığı bilinen ünlü Yahudi yönetmen olan Aron Russo itiraflarında gelecek 50 yıl sonra her insanoğluna birer cip takılacağını ve onları bu chıp sayesinde kontrol altında tutacaklarını söylemişti.

Buna istinaden son dönemde çokça konuşulan kimliklere cip takılmasına gelelim; her zaman yanımızda taşımak zorunda olduğumuz kimliklere takılan chıp ile ne yaptığımız, ne yediğimiz, ne içtiğimiz, nereye gittiğimiz, nelerden hoşlandığımız, en çok neye harcadığımıza dair bütün kişisel bilgilerimiz tek bilgi bankasında toplanacaktır.

Aynı zamanda vücuttaki cip yardımı ile kan akışımızdan, hormon salgılarımıza, göz bebeklerimizin büyüklüğünden, topuk dikenimize kadar her şey kontrol altına alınabilecek.

Başta düşünüldüğünde suç ve suç oranları bakımından mükemmel bir uygulama gibi görünse de suça meyilli olmayan insanların gocunacak bir şeyleri olmadığından cipe de ters bakmaları anlamsız gelebilir. Lakin işin iç yüzü farklıdır. Bu da demek oluyor ki suça meyilli olmayan insanlarda o kategoriye dâhil edilerek bütün özel hayatları kontrol altında olacaktır.

Diğer amaç ise vücuda takılan chıp ile birlikte her insan bir nevi navigasyona dönüşecek ve ayaklı hafiye olacaktır. Böylece insanlar kendi kendini fişleyecektir. İnsanlara ikna yoluyla yaptırılamayan her şey bu cip sayesinde yaptırılacaktır.

Kendi irademizle aldığımız kararlar aslında vücudumuzdaki cipin beynimize gönderdiği sinyaller olacak. Ve bu cipi insanları korku politikasıyla yönettikleri gibi biz sizi ancak bunlarla koruyabilir, başınıza bir şey geldiğini anlayabilir ve müdahale edebiliriz diye korku salarak takacaklar.

Bu korku ile yaşayan birçok insanda güvenlikleri gerekçesiyle bu cihazın takılmasını kabul edeceklerdir. Hepimizin beynini silip yeni bir dünya, bizim olmadığımız kişiler yaratılacak,  korku içinde yaşayarak bizi yönetecekler.
Mesela Hindistan’da Masonlar, Chıp’i kaygılı anne-babalara, yetkililere, çocukların tespiti ve kayıp olanların bulunması, istismarı önleme ve suçluları kolay bir şekilde bulmaya yardımcı olacak, hızlı ve basit bir paket olarak aktarılacak ve takılmasını sağlayacaklar.
İnsan ve tüm canlılara takılacak olan Chıp,  şu an ABD gıda ilaç idaresi cihazları yapan bir FlORİDA şirkete göre tıbbi amaçlar için izleme cihazları ile insanlara enjekte edilmesi onaylandı diyebiliyor ve bunun içinde yalnızca Sağlık Bakanlığı onayı gerekmektedir.(PARAPSİKOLOJİ (Alıntı), ‘İnsanlığın Sonu’, RFID CHIP-Wattpat)
3.Salgın Hastalıklar
Epidemiyolojide, salgın (Yunanca epi- üzerinde + demos halk) belli bir insan popülasyonunda, belli bir periyotta, yeni vakalar gibi görülen ancak önceki tecrübelere göre beklenenden fazla etki gösteren hastalıktır, (epizootik ise aynı şeydir ancak hayvanlarda geçerlidir.)(Salgın - Vikipeditr.wikipedia.org )
3.1.Pandemi; Pandemiler veya pandemik hastalıklar, bir kıta hatta tüm dünya yüzeyi gibi çok geniş bir alanda yayılan ve etkisini gösteren salgın hastalıklara (epidemilere) verilen genel addır. Kara veba, Kolera Grip (Influenza,)İspanyol gribi, Hong Kong gribi, Domuz gribi, Tifo gibi hastalıklar pandemi örnekleridir.(https://tr.wikipedia.org/wiki/Pandemi)
4.COVİD-19
Korona virüsünün ilk denemeleri 2003 yılında Vietnam'da yapılmıştır. Virüs biçim değiştirerek yeni tip Korona virüsü ortaya çıkarmıştır. Korona virüs (COVID-19)  ilk olarak Çin’in Vuhan Eyaleti’nde Aralık ayının sonlarına doğru solunum yolu belirtileri olan ateş, öksürük, nefes darlığı gibi belirtiler geliştiren bir grup hastada yapılan araştırmalar sonucunda, 13 Ocak 2020’de tanımlanan bir virüstür. Korona virüs hastalığına COVID-19 neden olmaktadır.
Salgın başlangıçta bu bölgedeki deniz ürünleri ve hayvan pazarında bulunanlarda tespit edilmiş, balık, sakatat, et gibi insan biyolojisine uygun olmayan yiyeceklerin yoğun satışının yapıldığı pazardan yayıldığı açıklanmıştır.

Daha sonra insandan insana bulaşarak Vuhan başta olmak üzere Hubei eyaletindeki diğer şehirlere, Çin Halk Cumhuriyeti’nin diğer eyaletlerine ve diğer dünya ülkelerine yayılmıştır.
Korona virüs, hayvanlarda veya insanlarda hastalığa neden olabilecek büyük bir virüs ailesidir. İnsanlar üzerinde Korona virüsün soğuk algınlığından, Orta Doğu Solunum Sendromu (MERS) ve Şiddetli Akut Solunum Sendromu (SARS) gibi daha şiddetli hastalıklara kadar solunum yolu enfeksiyonlarına neden olduğu bilinmektedir. 
Salgının Çin geneline yayılması ile birlikte Çin'e yatırım yapmış ve Çin’in ucuz iş gücünden yararlanan Avrupa ve Kuzey Amerika ülkelerine virüs yayılmıştır.

İtalya'da bu kadar yayılma sebebi ise Çinli işçilerin izinli dönemlerinde kendi ülkelerine gidip gelme sirkülasyonudur. Yine alınan tedbirlerin önemsenmemesi, bize bir şey olmaz mantığı ile okulların tatil edilmesi ile birlikte İtalyalıların soluğu AVM ve oyun parklarında alması gibi nedenler öncelikle İtalya da virüsün yayılma alanını genişletmiş,  Avrupa'ya da hızla yayılmasına sebep olmuştur.
4.1.COVİD-19 Hastalığına Yönelik Yaklaşımlar
‘Homo Sapiens’ ve ‘Homo Deus‘ kitaplarının yazarı olan Sosyal bilimci Yuval Noah Harari’nin Kovid-19 ile ilgili değerlendirmeleri çok yerinde ve önemlidir.

En büyük tehlikenin virüs olmadığını, insanlığın bu virüsü yenmek için yeterli bilimsel alt yapı ve teknolojik araca sahip olduğunu dile getiren Hariri,  insanlığın en büyük probleminin doğamızda yer alan nefret, açgözlülük ve cehalet olduğunu söylemiştir.

Hariri;  corona virüsü salgınıyla mücadelede insanlarda kendi hükümetlerine duyduğu güvenin azaldığını ve böyle bir kriz durumuyla baş edebilecek küresel aktör kalmadığını öne sürerek gözetim önlemlerinin uzun vadede totaliter rejimlerin temelini atabileceğini savundu. Harari, son 100 yıldır bunun gibi küresel bir salgının yaşanmadığını, fakat tarihsel olarak ele alındığında dünyanın modern tıp sayesinde böyle bir salgınla baş etme konusunda daha iyi durumda olduğunu belirtti. Buna rağmen ülkeler arasındaki koordinasyonun yetersiz olduğunu ve vatandaşların hükümetlerine güvenemediğini savunan Harari; 2008’de ki ekonomik kriz ve 2014’te ki Ebola salgınında liderliği oynayan ve ülkeleri bir araya getiren ABD’nin Covid-19 karşısında liderlik vasfını kullanmadığını dile getirmiştir.

Hatta liderlik durumunda olsa bile önce ben diyen ABD’yi hiçbir ülkenin dikkate almayacağını ileri sürmüştür. Yine Dünya Sağlık Örgütü(WHO) gibi örgütlerin daha fazla olması gerektiğini söyleyen Hariri, bu salgının itibarını yeniden kazanmak isteyen AB için de bir şans ve sınav olduğunu dile getirmiştir.

Toplumsal izolasyonun yanılsama olduğunu, sınırları ve insanları evlere kapatarak pandemi ile mücadele edilemeyeceğini, asıl önemli olanın sağlıklı bilgi ile sosyal mesafenin korunması gerektiğini söylemiştir. Ülkelerin birbirine güvenmediğini de ifade eden Hariri; İtalya örneği üzerinde durmuştur. İtalya’nın başka ülkelerin kendisine yardım yapacağından ve ekonomisinin batmayacağından emin olsaydı daha sekter önlemler alırdı diyen sosyal bilimci; Almanya ve Fransa ülkeleri İtalya’ya yardım etseydi, verdikleri avrolardan onlarda faydalanırdı dedi.

Salgının yarattığı kriz durumuyla ilgili uzun vadedeki en büyük problemlerden biri de gözetim, gözetim önlemleri, özellikle biyometrik gözetim diyen sosyal bilimci, acil kriz durumu ortadan kalksa bile uygulamada kalabilecek uç seviyedeki gözetimlerin meşru gösterilmesi için kullanılabilir dedi. Böylesi bir durum ise ileri seviye totaliter rejimlerin temelini atabilir.

Çağımızda mahremiyet ve gözetime ilişkin büyük bir sorunla karşı karşıyayız. Bence mahremiyet ve sağlık arasında büyük bir savaş olacak ve sağlık galip gelecek.

Bu ve buna benzer salgınlardan korunmak adına insanların hiçbir mahremiyeti kalmayacak dedi.’’ (HARARİ, Yuval Noah,‘Kültür – Sanat: Gerçek Gündem(GG)’, 20 Mart 2020)
Virüsün bu kadar yayılacağı ve geri dönüşü olmayacak felaketlere yol açacağı tahmin edilmiyordu. Toplumsal değişimlerin gizli öznesi olan Korona virüsü ile ilgili bazı komplo teorileri var: 
Bunlardan biri; yaşlı nüfusa sahip gelişmiş ülkelerin ve nüfus artış hızı çok fazla olan Çin’in nüfusu azaltma planı ile virüsün ortaya çıkarılmasıdır.

Fakat bu komplo teorisini ortaya atan ya da bunu planlayan şirketlerin kendi yöneticileri de virüsten etkilenmiştir.
Bir diğer teori ise muhafazakâr- dindar dediğimiz toplumların korona salgınını, Allah'ın gazabı, insanlığın yaptığı günahlara biçilen ceza olarak algılamalarıdır. Virüsün yayılması daha hızlı olur diye dini tören, ayin ve toplu namaz kılınmasının yasaklanması, kilise, havra ve cami gibi toplu yerlerin hatta her yıl milyonların dini vecibelerini yerine getirdiği ve kutsallık atfettiği Kabe’nin bile tedbir sebebi ile boşaltılması, belki çok uç olacak ama Allah’ın insanları artık kendi evinde (Kabe, cami) görmek istemediği düşüncesini bir kesimde yarattı.
5.SONUÇ: Tarihçiler ve sosyal bilimciler, salgın hastalıkları birçok toplumsal değişim ve dönüşümü tetikleyen önemli bir unsur olarak görmektedir.  

Salgın hastalıklar, geçmişten günümüze yalnız yaşandıkları zaman diliminde toplumlarda büyük bir korku ve paniğe yol açmakla kalmamış, uzun vadede de toplumsal değişimlere yol açmıştır. Dünya üzerinde yaşayan 7,7 milyar insanın günlük yaşantısını, yaşamdan beklenti ve eğilimlerini alt üst eden bu pandemi karşısında insan denilen varlık birçok açıdan etkilendi:
Ya tamamen bir teslimiyet yani yoksulun ezilmesi, ülkelerinin talan edilmesi, göç yollarında boğulma, açlık ve hastalıktan ölmeler sonucu Allah'ın gazabına uğradıklarını, gittikleri yolun yanlış ve dönülmesi gerektiği, kendine yani Allah'a dönme, tövbe etme ruh hali oluşmuştur.
Kâinatı döndüren hiçbir ilahi gücün, kudretin bu kadar dua ve yakarmadan sonra ölümleri durdurmaması imkânsız hissi, yaratıcının etkisiz ve boş olduğu düşüncesini doğurmuştur.
Pandemi; toplumlar arası inanç, birliktelik ve dayanışma bağı üzerinde de etkisini göstermiştir.

Almanya ve Hollanda’da Diyanet İşleri Türk İslam Birliği'ne (DİTİB) bağlı Wuppertal'deki 29 yıllık Elberfeld Merkez Camisi'nde ve Türk Federasyonu'na bağlı 23 yıllık Elberfeld Alperen Camisi'nde ilk kez hoparlörden ezan okunması, bunun kiliselerden teklif edilmesi ve gayrimüslimlerin olduğu sırada kiliselerde ezan okunması bunun örneğidir.
Bu toplumsal neden ve sonuçlar o kadar önemli ki kişisel olarak bugüne kadar sergilediğimiz tutum ve tavırlarımızı, hayattan beklenti ve eğilimlerimizi sorgulamamıza neden olmuştur.
Bilimin ve Teknolojinin önemi bir kez daha ortaya çıkmıştır.(Herkes din çalıştı, soru biyolojiden geldi)
Sağlık hizmetlerinin, yönetim aklının, sivil toplum kuruluşları gibi kurumların işleyişini ve devletlerin politik mekanizmalarını yeniden düşünmelere yol açacaktır.

İnsan hayatı için önem arz eden sağlık alanında özellikle salgın hastalıklara karşı önleyici ve tedbir amaçlı yeni ilaç ve aşı üretimleri hız kazanacaktır.
Konveksi yönel silahlar, nükleer silahlar gibi silahların üretiminin risk ve tehlikesi dikkate alınarak üretim kontrol edilecek, güvenlik önlemleri alınacaktır.
Sanayi üretimleri kitlesel değil, tam zamanlı, ihtiyaca ve sipariş zamanına göre olacaktır.
Kovıd-19,  üretimi de olumsuz etkileyecek fakat daha sonra nüfusun azalması ile beraber tekrardan üretim artacaktır.
Son yıllarda kâğıt, kalem ve kitaplardan o kadar çok uzaklaştık ki artık eğitim sistemimiz bile teknolojiye göre şekillendi. Yazı tahtalarının yerini akıllı tahtalar, öğrenciler ise, kâğıt ve kalem yerine, tablet ve bilgisayar gibi teknolojik araçlar kullanmaya başladı.

Gelişen teknolojiyle beraber birçok işimizi cihazlara yaptırmakta, bilgisayarlarımız, telefonlarımız, bizlerin hafızası hatta beynimiz haline geldi. Teknolojik cihazlar, bizim için çalışıp, bizim için düşünmeye, bizim için kaydetmeye başladı.

Dijital teknoloji ve teknoloji üretimi daha çok ön plana çıkacak, emeğe dayalı ( insan gücü) üretim azalacaktır.
Eğitim sürekli, daha çok internet- bilgisayar kullanım teknolojisi şeklinde yapılacaktır. Siber suçlar ve önleme eğitimi, yapay zekâ ve üretim teknolojisi üzerine çalışmalar yoğunlaşacaktır. İnsan ve yapay zekâ arasında rekabet belki de dünyayı yönetme noktasında tartışmalar, çatışmalar hatta uzay savaşlarına sebep olacaktır.
Toplumsal izolasyon ile beraber evlere hapsolan insanlarda özellikle yaşlı ve çocuklarda ruhsal travmalar meydana gelmiştir. İstismarcı ve şiddeti uygulayanlar ile aynı evde olmak zorunda olan çocuk ve kadınlara yönelik şiddet ve istismar vakaları açık veya gizli artmıştır.

Aynı şekilde mülteciler ve cezaevlerinde tutuklu olanlar COVID-19 korkusunu çok daha farklı bir boyutta yaşamaktadırlar. Özellikle infaz yasası ile çocuğa ve kadına yönelik suç işlemiş olanların salıverilmesi suç işlemeyi tetiklemiştir. (Antep’te eşine uyguladığı şiddetten cezaevinde bulunan erkeğin salıverilmesiyle 9 yaşındaki kız çocuğunu öldürmesi bunu kanıtlamaktadır.) İnfaz yasasının eşitsizliği ise yaşam hakkının kutsallığı ilkesinin yok sayılmasının açık örneğidir.
Covid-19 gibi salgın hastalık, doğal afet ve savaş unsurları karşısında, süreçten bir tek kendimiz değil diğer canlıların da etkilendiğini düşünerek duygudaşlık, sakinlik ve dayanışma içerisinde tedbir, telkin ve tedarikli davranarak en az kayıp ve travma ile kurtulabiliriz.
KAYNAKLAR
HARARİ, Yuval Noah, ‘Kültür – Sanat: Gerçek Gündem(GG)’, 20 Mart 2020
PARAPSİKOLOJİ (Alıntı), ‘İnsanlığın Sonu’, RFID CHIP-Wattpat, 14 NİSAN 2020 tarihinde erişildi
https://tr.wikipedia.org/wiki/Pandemi, 24 NİSAN 2020 tarihinde erişildi
Salgın - Vikipeditr.wikipedia.org, 24 NİSAN 2020 tarihinde erişildi
TERZİOĞLU, AYŞECAN,SARKAÇ, ‘COVID-19 ve Toplumsal Değişimlerin Gizli Öznesi Olarak Salgınlar’, Bilim Akademisi'nin (www.bilimakademisi.org),

2 NİSAN 2020

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
Ekrem 4 yıl önce

Eline ve beynine saglik ablam iyiki vaesin