Ayakkabı; biz insanlar için hava ve su gibi en vazgeçilmezlerimizdendir.
Nasıl ki insanoğlu dünya üzerinde ilk gelişinden itibaren at, kedi, köpek gibi hayvanlarla tanışıp onları evcilleştirdiyse vücudunu havanın dışşartlarından korumak için içgüdüsel olarak giyeceklerle de tanışmıştır. 
Bu giyeceklerden en önemlisi hiç şüphesiz AYAK KABI dır. Evet, gerçekten de ayağın kabıdır ve ayağı sarıp sarmalayarak her türlü dış etkiden ayrıca soğuktan ve sıcaktan korur. 

Farsçada; Pa ayak, Buş ta örtü anlamına gelmektedir. Ayak kabı; dilimize Farsçadan geçme Pa buş kelimesinin yerini almıştır. 

Cumhurbaşkanları, başbakanlar, sultanlar, padişahlar, beyler, ağalar, ….  her türlü giysiyi üzerlerinde taşırlar. 
Ya ayakkabı öylemi; o insanı üzerinde taşır onore eder, üstelik zengin fakir ayrımı yapmadan canıçıkasıya kadar. Hani Anadolu deyimi ile “başım üstüne” der sanki hatta demekle kalmaz gerçekten insanı başı üstünde taşıyan yegânegiyim aracıdır ayakkabılar.

Hiçbir şeyden çekmezsiniz kötü bir ayakkabıdan çektiğiniz kadar.  Halk arasında “Ayakkabının kalleşi ayağı arkadan vurur.” diye bir terim vardır. Anlayacağınız ayakkabının kalleşi de insanların kalleşi gibidir yani.

Paltomuzun olmadığı çok zamanlar olmuştur ve paltosuz kış geçirmişizdir ama ayakkabımızın olmadığı hiçbir zaman olmamıştır. 

Yeri geldiğinde ayaklarımızı kapkara ve buruşburuş yapan kara lastik ya da altı delik, yırtık bir ayakkabı giymişizdir ama hiçbir zaman ayakkabısız olmamışızdır.

Ayakkabı aslında aynı zamanda insanın tüm günüpaylaştığı belki de en önemli dostu ve sırdaşıdır. İyi ki ayakkabılarımızın dili yok diyesi geliyor bazen insanın. Kim bilir belki yakın bir zamanda konuşan bizi ifşa eden modelleri çıkar.

Yoğun geçen günün sonunda yorgunluğumuzu belki de en iyi ayaklarımızın durumundan anlarız. Çok yorulduğumuzda ve yürümeye mecalimiz kalmadığında ayaklarıma kara sular indi deriz. 

Bütün bir gün boyunca oradan oraya koştururken eğer bir de giydiğimiz ayakkabı ayağımızı sıkıyor ya da vurup bize acı veriyorsa o gün daha birçekilmez olur.

Günümüzde ayakkabının rahat olması ne kadar önemli ise şık ve alımlı olması da bir başka önemli beklentimizdir. Belki de alımlı ve şık ayakkabı giymemizi “dostların başa düşmanların ayağa bakmasına” borçluyuzdur.

Ayakkabı bize asla acı çektirmemelidir. 

Ayakkabıya her ne kadar giysi diyorsak da aslında diğer giysilere benzemez. Örneğin; sıkıntı bastığında ve  terlediğimiz zaman ceketimizi veyahırkamızı çıkarabiliriz ama ayakkabımızıistediğimiz zaman çıkarma lüksümüz ve özgürlüğümüz yoktur.

Severek aldığımız her yeni ayakkabı bize moral verir bizi motive eder. Ayakkabı bir imajdır insanların sadece ayakkabılarına bakıp hangi sınıfa ait olduklarını kolayca anlayabiliriz.

Ben ayakkabıları karıncalara benzetirim hani cüsselerinin onlarca kat büyüklüğü ve ağırlığında yük taşırlar bana mısın demeden. Zavallıayakkabılar da birkaç aylık bir bebeği taşıdığı gibi 0,1-0,2 tonluk insanları taşımak zorunda kalır üstelik yaz, kış, taş, toprak demeden.

Onca zahmetle üretilen ayakkabılar kanımca en horlanan ve hor kullanılan giyim eşyalarının başında gelmektedir. Şahsen ben oldum olası bin bir zorlukta üretilen bir ayakkabının topuğuna basarak yürüyenlere ifrit olurum. 

Binlerce yıldır ayakkabıların kaderi ise hiçdeğişmemiştir. 

Ayakkabılar; bu kadar önemli olmalarına ve çektikleri çilelere rağmen bir türlü eşiği geçemezler ve hep kapı eşiğinin dışı ile cezalandırılırlar…

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.