Ancak Siirt İl Sağlık Müdürlüğü Merkezî Satın Alma Birimi tarafından gerçekleştirildiği iddia edilen bazı ihaleler, bu sorumluluğun ne ölçüde yerine getirildiği konusunda kamuoyunda ciddi soru işaretleri doğuruyor.
İddiaların ilki oldukça çarpıcı. Siirt Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin geçtiğimiz yıl yaklaşık 6,5 milyon TL bedelle gerçekleştirdiği temizlik malzemesi mal alım ihalesi, bu yıl 70 milyon TL gibi astronomik bir rakamla yeniden gündeme geldi.
Aradaki fark, sadece “enflasyon” ya da “artan ihtiyaç” söylemleriyle açıklanabilecek düzeyde değil. Hatta bu rakamın, bazı belediyelerin yıllık temizlik bütçelerini dahi aştığı ifade ediliyor.
İkinci iddia ise ihale süreçlerinin şeffaflığına gölge düşürüyor. Mefruşat mal alımı ihalesinde, firmalardan ihale öncesinde numune talep edilmesi, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’na aykırılık iddialarını beraberinde getirdi.
Uzmanlara göre, bu tür uygulamalar rekabeti sınırlayabilir ve ihalenin belli firmalar lehine şekillendirildiği algısını güçlendirebilir.
Bir diğer dikkat çekici iddia ise yaklaşık 500 milyon TL bedelle gerçekleştirildiği öne sürülen laboratuvar hizmet alım ihalesi ile ilgili. Önceki yıllardaki benzer ihalelerle kıyaslandığında, ihaleye katılımın azaldığı, buna karşın ihale bedelinin ciddi oranda arttığı ifade ediliyor. Bu durum ister istemez “Bu artışın gerekçesi nedir?” sorusunu akıllara getiriyor.
Kulislerde konuşulanlar ise işin seyrini daha da ciddileştiriyor. Bazı ihalelerin adeta kişiye özel hazırlandığı, şartnamelerin piyasadaki birçok firmayı devre dışı bırakacak şekilde düzenlendiği iddiaları dillendiriliyor. Daha da vahimi, ihale komisyonlarında görevli bazı üyelere baskı yapıldığı, karşı oy kullanmalarının engellendiği ve mobbing yoluyla ihale kararlarının zorla imzalatıldığı yönündeki iddialar. Eğer bunlar doğruysa, ortada sadece idari değil, aynı zamanda cezai sorumluluk doğurabilecek bir tablo vardır.
Hal böyleyken, kamuoyunun sorması gereken sorular da nettir:
Bu ihalelerden sorumlu yöneticiler hakkında geçmişte ya da hâlihazırda yürütülen bir soruşturma var mıdır?
Sayıştay, müfettişler veya savcılıklar tarafından bu süreçler mercek altına alınmış mıdır?
Temizlik malzemesi ve mefruşat alımı ihalelerinin 2026 yılı bütçe ödeneklerini aşmadığı iddiası doğru mudur? Yeterli ödenek olmadan ihaleye çıkılması mevzuata uygun mudur?
İhalelerin kısmi teklife kapalı ve grup hâlinde yapılması, rekabeti ortadan kaldırmıyor mu?
Ve en önemlisi, kamu zararına yol açıldığı iddiaları neden açık ve şeffaf biçimde kamuoyuyla paylaşılmıyor?
Sağlık gibi hayati bir alanda, kamu kaynaklarının böylesine yüksek bedellerle ve tartışmalı yöntemlerle kullanıldığına dair iddialar, vatandaşın devlete olan güvenini derinden sarsar. Yetkililerden beklenen, suskunluk değil; kamu vicdanını rahatlatacak açık, net ve tatmin edici açıklamalardır.
Unutulmamalıdır ki, kamu kaynakları kimsenin şahsi tasarruf alanı değildir. Sağlık hizmetleri üzerinden oluşabilecek en küçük şaibe bile hem vicdanları hem de hukuku yaralar. Toplumun beklentisi son derece açıktır: Şeffaflık, hesap verebilirlik ve adalet.