YEREL HABERLER

Av.Diyaeddin Temiz’in Kaleminden: Yeni Bir Meydan Okumaya Cesareti Olan Var Mı?

2000-2004 yılları arasında Siirt Valiliği görevini yürüten Nuri Okutan, sadece dört yıl gibi kısa bir sürede, bir kentin kaderini değiştirebileceğini gösteren ender yöneticilerden biri olarak hafızalarımıza kazındı.

Popülizme kapılmadan, günü kurtarmaya çalışmadan, siyaset yapmadan ve yapısal gerçekliğe odaklanarak, Siirt için iki stratejik kalkınma alanı belirledi: eğitim ve tarım.

Bu tercihler, sadece basit idari kararlar değildi; uzun vadeli kalkınma vizyonunun parçası olan ve adeta bir devrim niteliğinde bir yaklaşımdı.

Özellikle okul öncesi eğitimde atılan kararlı adımlar, Siirt’i bu alanda Türkiye’nin öncü şehirlerinden biri haline getirdi.

Bu, sadece rakamların artışı değil; kentin sosyal dokusunun, insan sermayesinin ve geleceğe dair köklü bir değişiminin de başlangıcıydı.

İkinci önemli hamle ise tarım alanında, özellikle fıstıkçılık projesi üzerine yoğunlaştı. Siirt’in coğrafi, iklimsel ve kültürel özellikleriyle örtüşen fıstık üretimi, yalnızca şehir merkeziyle sınırlı kalmayıp, tüm ilçelere ve köylere kadar yayıldı. Bugün, Siirt fıstığı sadece bir tarım ürünü değil, aynı zamanda bölgenin ekonomik kimliğini şekillendiren, kırsal kalkınmayı destekleyen, istihdam yaratan ve yerel ekonomiyi canlandıran stratejik bir ürün haline gelmiştir.

Fıstık, Siirt’in en güçlü markası, ihraç ürünü ve çevre illere örnek olan temel direklerinden biridir. Bugün, bu başarı daha net bir şekilde takdir edilmektedir.

Nuri Okutan’ın vizyonu, sınırlı kamu kaynaklarıyla, Gaziantep’ten getirilen bir ziraat mühendisinin koordinasyonunda ve yalnızca birkaç Tarım İl Müdürlüğü personelinin katkısıyla başarıya ulaşmıştır. Bu adımlar, bir valinin görev tanımının sınırlarını zorlayan bir cesaret ve inisiyatife dayanıyordu.

Buradan çıkarılacak sonuç şudur: Mesele, kaynaklar değil; vizyon, inanç ve kararlılıktır.

Bugün hâlâ Siirt’te adı duayla, saygıyla anılan Nuri Okutan, şehrin hafızasında yalnızca bir vali değil, aynı zamanda bir kalkınma iradesinin simgesi olarak yer edinmiştir.
Ancak ne yazık ki, bu vizyoner yaklaşım, ondan sonra gelen yönetimlerle sürdürülemedi. Siirt, yeniden potansiyelini aramaya başlamıştır.

Siirt’in kalkınma serüvenindeki sonraki arayış, 2007 yılında kurulan Siirt Üniversitesi’ne dayanmaktadır. O dönem, Siirt Üniversitesi sadece bir yükseköğretim kurumu değil, aynı zamanda şehrin makus talihini değiştirecek stratejik bir atılım olarak öne çıkarılmıştı.

2018 yılında kurulan Tıp Fakültesi ile üniversite yönetimi, bu vizyona sağlık alanını da dahil etti ve hedefi daha da güçlendirdi. Ancak beklenen sonuç ne yazık ki gerçekleşmedi.

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın hem üniversiteyi hem de tıp fakültesini “müjde” olarak duyurması, bu adımların büyük beklentilerle karşılandığını gösteriyordu.
Üniversiteler, yalnızca bilgi üreten kurumlar değildir; aynı zamanda bulundukları kentlerin ekonomik, sosyal ve kültürel ekosistemine yön veren stratejik merkezlerdir.
Nitelikli insan gücü yetiştirmekten öte, teknoparklar, araştırma merkezleri ve sanayi işbirlikleriyle üretimi, inovasyonu ve girişimciliği teşvik ederler. Güçlü üniversiteler, sadece mezunlar yetiştirmekle kalmaz, aynı zamanda şehri dönüştürürler.

Bu bağlamda, geçtiğimiz hafta Siirt Valiliği’nin ev sahipliğinde düzenlenen “Ekonomik Dönüşüm ve Kalkınma Çalıştayı”na katıldım. Çalıştayda, idealize ettiğimiz üniversite ile mevcut durum arasındaki büyük uçurumu bir kez daha gözlerimle gördüm.
Üniversiteden, tarım ve hayvancılık gibi kritik alanlarda özgün bir yaklaşım, güçlü verilerle desteklenen sunumlar beklerken, maalesef bu beklentiyi karşılayan bir içerik sunulmadı. Veriler, örnekler ve grafiklerle desteklenmiş bir anlatım eksikti. Katılımcıları düşündüren, yer yer etki altında bırakan paylaşımlar da ne yazık ki olmadı.
Çiftçilerin ve üreticilerin geleneksel alışkanlıklarını değiştirecek veya dönüştürecek bir modelleme duymadık. Sonuç olarak, beklentileri karşılayacak ve bir köşe yazısına manşet olacak bir başlık ortaya çıkmadı.

Çalıştayın odak noktası, Tarım ve Hayvancılığı geliştirmekti. 2018’den bu yana üniversitemize verilen “İhtisas Üniversitesi” unvanına rağmen, Siirt Üniversitesi bu alanda beklenen performansı gösteremedi. Bu unvan sadece akademik bir sıfat değil; bölgeye, çiftçiye ve üreticiye karşı verilen bir kalkınma taahhüdüdür.

Üniversite, 2012-2020 yılları arasında bir ziraat mühendisi tarafından, 2020’den bu yana ise uzun yıllardır senatonun içinde yer alan, Veteriner Fakültesi Dekanlığı (2013-2020) ve Rektör Yardımcılığı yapmış bir akademisyen tarafından yönetilmektedir. Kâğıt üzerinde bu istikrar olumlu görünebilir, ancak yönetimsel süreklilik vizyona dönüşmediği sürece, kalkınma hedefleri sadece söylemde kalıyor.

Çalıştayda dile getirilen “50 yıl sonrasını inşa ediyoruz” gibi soyut ve zamansız ifadeler, çiftçi ve üreticilerle olan irtibatsızlık ve saha gerçekliğinden kopukluk, vizyon eksikliğinin en somut göstergesiydi.

Bununla birlikte, umut veren bir başarı potansiyeli de bulunuyor. Henüz dokuz ay önce göreve başlayan Tarım İl Müdürü, sahada, planlamada ve sunumda gösterdiği etkinlikle dikkat çekti. (Bu başarıya zemin hazırlayan önceki Müdür Ergün Bey’in katkılarını da hatırlatmak gerekir.)

Bu tablo, bize bir gerçeği bir kez daha hatırlatıyor: Liyakat, adanmışlık ve sahaya dokunan bir anlayış varsa, kısa sürede büyük farklar yaratılabilir.

Ancak burada önemli bir çelişki de ortaya çıkıyor: Tarım İl Müdürlüğü gibi sahada doğrudan etki yaratan bir kurum vizyon üretirken, üniversite gibi daha geniş imkanlara sahip ve stratejik bir bilgi üretim merkezi bu vizyonun gerisinde kalıyorsa, bu yalnızca bir kurumsal başarısızlık değil, aynı zamanda şehrin geleceğini etkileyen yapısal bir sorundur.

Sonuç olarak, bir şehri kalkındıran şey dev bütçeler veya büyük projelerden ziyade; vizyoner liderlik, yerel gerçekliğe dokunan kurumlar ve samimi bir kalkınma iradesidir. Yıllar önce Nuri Okutan’ın cesaretle attığı adımlar, bugün hâlâ bir referans noktası olarak duruyor. Ancak o yolculuk eksik kaldı. Şimdi, o hikâyeyi yeniden yazmak için yeni bir cesaret, yeni bir irade gerekiyor.

Ve artık soru çok daha net: Yeni bir meydan okumaya cesaret edecek bir mülki amir, bir bürokrat, bir siyasetçi ya da bir iş insanı var mı?

Son Söz:
Siirt Valiliği’ni, yerel paydaşları merkeze alarak ve büyük emekle gerçekleştirilen “Ekonomik Dönüşüm ve Kalkınma Çalıştayı” için içtenlikle kutluyorum.
Bu sürecin perde arkasında ter döken Millî Eğitim’in uzman personeline ve ev sahipliği yapan Öğretmenevi idaresine de gönülden teşekkür ediyorum.